Mustafa Balbay'dan mektup var
Mustafa Balbay bugün duruşmada konuşmak için heyetten söz istemiş, mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese de "talep almıyorum" diyerek Balbay'a söz vermemişti. Balbay, kendisine söz verilmemesi üzerine söyleceklerini yazılı olarak hazırladı ve avukatı aracılığıyla gazetecilere yolladı. Balbay 5 sayfadan oluşan bilgi notunda şu ifadelere yer verdi:
"SORUMLULUKLARIN YERİNE GETİRMEK İÇİN GÖREVE BAŞLAMAK İSTİYORUM"
"Sayın Başkan, Sayın Mahkeme heyeti, 131. duruşmaya başlarken birkaç konuya ana hatlarıyla değinmek isityorum.
1 Ekim'de TBMM 24. dönemi resmen çalışmaya başlayacak. Meclisin 550 üyesinden biri olarak o gün ben oylarıyla TBMM'ye gönderen halkı temsil etmek ve sorumlulukların yerine getirmek için göreve başlamak istiyorum"
"BANA FİİLEN "SİYASİ HAKLARDAN MEN" CEZASI VERMİŞ DURUMDASINIZ"
"Hapisteyken milletvekil seçilme durumu geçmişte üç kez yaşanmıştır. 1950'de Mümtaz Faik Fenik, 1957'de Osman Bölükbaşı, 2007'de Sebahat Tuncel seçimi kazanmalarının ardından yargılandıkları mahkemece serbest bırakılmıştır.
Yarım asrı aşan bu siyasi ve yargısal gelenek ilk kez sizin heyetinizin 23 Haziran 2011 günü veridiği kararla bozulmuş, demokrasi ve özgürlük kaybetmiştir. Milletvekili seçilmiş olmama karşın tutukluluğumun devamına karar veremekle bana fiilen “siyasi haklardan men" cezası vermiş durumdasınız. Kanımca bu ceza özgürlüğün kısıtlanmasından sonraki en önemli yaptırımdır"
"İKTİDAR MAHKEMESİNDE YARGILANAN BİR MUHALİF MİLLETVEKİLİ"
"Uygulamakta olduğunuz yasalar TBMM'ce yapılmaktadır. Yasalardan öte yeni bir anayasa yapmak iddiasında olan Meclis'te yerine göre 1-2 oyun büyük önemi vardır. Tutukluluğa devam kararınız bu yanıyla yasama işlevini sakatlamaktadır. Dolaylı olarak yasamaya müdahale etmiş durumdasınız. Habur yargılamasını iki yıldır bu davanın sanıkları da dile getirdiler; Silivri-Habur karşılaştırması yaptılar. Bu uçurumda hükümetin payını sorguladılar. Son haftalarda yaşananların ardından Başbakan “Habur anlayışı bitmiştir" dedi. Bu durumda ben kendimi şöyle mi tarif etmeliyim: “İktidar mahkemesinde yargılanan bir muhalif milletvekili"
"YASSIADA DAVALARI TOPLAM 9 AY 20 GÜN SÜRMÜŞTÜ"
"İki gün önce Menderes'in idamının 50. yıldönümüydü. Ülkelerin tarihinde en zor kapanan yaraların siyasi yaralar olduğunu yaşayarak görüyoruz. Bizim yargılanmamız üçüncü yılına girerken Yassıada davaları toplam 9 ay 20 gün sürmüştü. Bu zaman dilimi içinde 1036 saat yargılama yapıldı. 2. Ergenekon davasında ise üç ana aşamadan birincisinin üçte biri tamamlandı; kaba bir hesapla 1300 saat sürdü! İdam, dönüşü olmayan bir karardır, bu yanıyla ceza da değil; taammüden adam öldürmektir. Ancak uzayan tutukluluk da dönüşü olmayan ağır sonuçlar doğurmaktadır. Bir kişiyi tutukladınğınızda tüm ailesiyle birlikte tutuklamış oluyorsunuz. Doğan Yurdakul'un yaşadığı acı bunun son örneğidir. Evrensel hukukun gereği, adil, hızlı, tutuksuz yargılamadır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.