OK YAYDAN ÇIKMIŞTIR!
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu liderliğindeki il yönetimi, partinin İstanbul’daki 39 ilçe başkanı ve 14 belediye başkanı, hakkında yerel mahkemece hapis ve siyasi yasak kararı verilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek ziyaretinde bulundu. Saraçhane’deki tarihi İBB Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen buluşmada, Kaftancıoğlu ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
Türkiye nefes alacak
İl yönetimi ve tüm parti kadroları olarak, İstanbul’a aynı yıl içinde iki kez Belediye Başkanı seçilen İmamoğlu’nun yanında olduklarına vurgu yapan Kaftancıoğlu, “Başkanım, ‘Geçmiş olsun demiyorum’ dedim. Çünkü, iktidardaki kötülüğün yaptıklarının sınırı yok. Ve görünen o ki, bundan sonra da yapacaklarının sınırı yok. Ancak, biz biliyoruz ki, hep birlikte, sadece bizlere yapılan kötülükler nedeniyle değil, hep beraber omuz omuza bizler, 85 milyonun başından bu kötülüğü devam etmek def etmek için, onlar ne yaparlarsa yapsınlar, onların kötülüklerinin sınırı yoksa, bizlerin de azminin, kararlılığının ve çalışma inancının sınırlılığı yok, diyorum. Ve dün gece olanlar, bize bir kez daha bu kötülüğün sonunun olmadığını gösterdi. Biz biliyoruz ki, hep beraber İstanbul örgütü olarak nasıl 31 Mart'ta, nasıl 23 Haziran'da inanarak, çalışarak, sandıklara ve oylara sahip çıkarak, İstanbul'u halka verdiysek, bu kötülükler karşısında da aynı inançla hep birlikte mücadele edeceğiz ve sadece İstanbul'a değil, Türkiye’ye nefes aldıracağız, diyorum” ifadelerini kullandı.
Gerçekten üzücü
Destek ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren İmamoğlu, “Elbette böylesi anlarda bir arada olmak, çok daha değerli. Yüz yüze ya da fiziksel olarak olmasına gerek olmaksızın, biz zaten aslında birbirini hisseden, bir arada değilken bile bu hukuksuzluğa ya da haksızlığa uğradığımız anlarda manen birbirimizi nasıl desteklediğimizi, olduğumuz çalışma alanlarında faaliyetlerimizle birbirimizi nasıl yüreklendirdiğimizi biliyoruz” dedi. Son yıllarda CHP ve üyelerinin birçok hukuksuz uygulamalara maruz kaldığını hatırlatan İmamoğlu, “Hepsi gerçekten üzücü, hatta çoğu zaman şaşırtıcı. Bazen de insanların ‘Bu da mı yapılır’ diyeceği kadar akla hayale gelmeyen tavırlarla ya da üsluplarla uygulanan birtakım süreçler. Ama bir kısmı var ki; hani bam teli gibi” diye konuştu.
Çok acı bir durum
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 21 Nisan 2019 tarihinde Ankara’nın Çubuk ilçesinde katıldığı şehit cenazesinde maruz kaldığı linç girişimini örnek olarak gösteren İmamoğlu, “Genel Başkanımızın yargılanma sürecindeki yaşatılan ve yaratılan o acı olayı, Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından büyük bir travma, büyük bir hukuksal hezimet olarak görüyorum. Çok acı bir durum. Türkiye'nin ana muhalefet liderine, yaratılan bu olayda iktidar bileşeni partiler, bu acı olayı kınamak veya ona karşı bir tavır almak şöyle dursun, neredeyse hukuku, adalet sistemini kışkırtan birtakım söylemlerde bulundular. Benim hayatımda, çok enteresan, acı ve derinden kaygı hissettiğim anlardan birisidir. Tabiri caizse, insanın kanını dondurur. Bu kadar acı bir şey. Çünkü, neredeyse her şeyi göze almış, öldürmeyi bile göze almış bir ortamda kurtulan, Türkiye'nin en büyük, geçmişi kuvvetli ve en eski siyasi partisine, ana muhalefet partisinin Genel Başkanına yapılan saldırıdaki hukuki sürecin analizinden bahsediyorum. Oradaki toplumsal olayın içeriğine girmeyeceğim; onun da ayrı boyutları var. Ama hukuktaki tarafının vahameti açısından bu altı çizilen, çizilmesi gereken bir olay” dedi.
Kafa göz yaracağız!
İmamoğlu, 2015 yılının haziran ve kasım aylarında yaşanan seçim süreçleri sırsında tanık olduğu bir anıyı paylaştı. Önce milletvekilliği, sonra bakanlık yapan ve kendisinin de önceden beri tanıdığı bir siyasinin, “Allah utandırmasın, başarılar dilerim. Ama bak; Türkiye'nin önüne bir fırsat doğdu. Böylesi yüksek oranlı bir koalisyon, Türkiye'ye muazzam bir rehabilite dönemi, restorasyon dönemi, demokrasinin iyileştirilmesi, hukukun iyileştirilmesi dönemini yaşatabilir. Hepimizin şikayet ettiği, devletin içine sızan bir kısım süreçleri analiz edilip, bunlarla ilgili düzenlemelerin yapılması için de bu bir fırsat olur. Ve adım gibi söylüyorum; bunu siz yapamazsınız. Onun için gelin uzlaşıyla bu iki partinin bir araya gelmesini destekleyelim. Önemli değil, 2 yıl çalışsınlar Türkiye için hukuk düzeni ve siyasetin iyileşmesi için. Bu size de iyi gelecek, bize de iyi gelecek, Türkiye'ye de iyi gelecek. Sonra herkes çıksın, yine bir siyasal süreçte yarışsınlar. Bir demokratik sonuç çıkar ortaya. Ülke, inanılmaz gaza basar” şeklindeki sözlerine, “Ya ne diyorsun Ekrem, Allah'ını seversen? Biz, daha hızlı geliyoruz. Kafa-göz yaracağız. Daha büyük kavgalar edeceğiz; bu ne ki” şeklinde yanıt verdiğini aktardı.
Burası boks arenası mı?
“O iki seçim arası başka acılar yaşandı. Ama o tarihten itibaren nasıl kafa-göz yarmaya gayret ettiklerini, Meclis çatısı altında yaptıkları saldırıları da yaşıyoruz” diyen İmamoğlu, “Bunun yanı sıra, ülkemizin farklı noktalarında da nasıl bir tavır takındıklarını, tutum aldıklarını da görüyoruz. Bu nerede? Bürokraside. Nerede? Hukukta. Nerede? Devletin belli kademelerinde. Nerede? Atanmış bakanlarında. Çünkü sürecin, en tepeden aşağıya kadar, bu şekilde yapılması yönünde talimat aldıklarını, o gün, o kişi bana söylemişti. ‘Bize talimat verdi. Daha sert olacağız’ dedi. ‘Ya ne biçim konuşuyorsun sen? Burası boks arenası mı? Yüce Türkiye Cumhuriyeti Meclisi’nden bahsediyoruz’ dedim” ifadelerini kullandı.
Vicdanı cız edenler var
TBMM ve İBB Meclisi çatıları altında da vicdan, ahlak ve adalet duygusu yüksek kişilerin olduğunu bildiğini belirten İmamoğlu, “Özellikle İBB Meclisi'nde olup da bu süreçleri izleyip, vicdanı ‘cız’ eden, kafası öne eğilen, eve gidip kafasını iki eli arasına alıp, düşündüğünde ‘Bu yapılır mı’ diye kendi kendine vahlanan arkadaşlar var ise, ki var olduğuna ben inanıyorum, sesini çıkarma zamanıdır. Herkese, ‘Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır’ hadisini hatırlatıyorum. Biz eğer böyle bir ahlaka, böyle bir vicdana sahip isek… Her siyasi mevzuda ses çıkarmak anlamlı olmayabilir. Ama biz İstanbul'dan bahsediyoruz. İstanbul seçiminden bahsediyoruz. Bu Meclis’in Başkanı’ndan bahsediyoruz. Ve bu şehrin tarihi boyunca en fazla oy almış Belediye Başkanı’ndan bahsediyoruz. Bu zaman diliminde, ‘Ben, niçin sesimi çıkartmadım, konuşmadım’ diyen… Ben şöyle düşünüyorum: Ben böyle bir şey yapsam, hayat boyu utanç duyarım. Çünkü, bu koltukta oturmanın sorumluluğu var” dedi.
Bu ne aymazlık!
Konuşmasını, “Dün itibariyle bir de uydurma bir terör soruşturmasının savcılığa başvurma hali” sözleriyle devam ettiren İmamoğlu, “Birkaç gün önce, malum bakan çıkıp, ‘Şöyle olursa görevden almam, ama böyle olursa, şu hallerde görevden alırım’ dedi. Bu ne kibir, bu ne aymazlık… Ben samimiyetle söyledim; İstanbullu olarak İstanbul'un hizmetinde olmaktan onur duyan bir kişi olarak söylüyorum: Bu dil ve bu akıl, Gaziosmanpaşa'da kahve, çay içeceği kahvehane bulamayacak. Doğduğum toprakların insanı, evladı olduğum yerin insanı olarak söylüyorum: Trabzon'da, Of'ta gidecek, çay içecek kahvehane bulamayacak. Selam verecek adam bulamayacak. Bu kadar net. Ben milletimin vicdanını biliyorsam, o vicdan yoksunu akıldan, adalet yoksunu akıldan, insan sevgisi yoksunu akıldan çıkan bu sözlerden sonra, gelecekle ilgili tarifim net: Bulamayacak. Ama ben, Allah'ıma şükür, 86 milyon insanın yaşadığı bu ülkede, hangi köye gitsem, o köyün evinde misafir olacağımı biliyorum. Bu tür iş ve işlemlere başvurarak, ‘Bir şey yapalım, ayağını kıralım; bir şey yapalım, konuşturalım; bir şey yapalım, önünü keselim; şunu yapalım, bunu yapalım; nafile. Nafile. Ok, yaydan çıkmıştır. Bu memlekette değişim olacaktır. Er ya da geç olacaktır” açıklamasını yaptı.
ONLAR İÇİN DE ÇALIŞACAĞIZ
Özel, siyasi ve idari yaşamında haksızlığa uğrayan kim var ise yanında olmaya gayret ettiğine vurgu yapan İmamoğlu, “Sadece Cumhuriyet Halk Partili mağdurların üzüntüsünü yaşamadım. Bunu söyleyeyim. Bununla da gurur duyuyorum. Her zaman da aynısını yapacağım. Adalet, CHP’lilere göre ya da AK Partililere göre düzenlenmedi. Her ne kadar Türkiye'de öyle uygulansa da… Ama öyle düzenlenmedi. Hem yüce Türkiye Cumhuriyeti'nin yargısı, adalet böyle düzenlenmedi hem de manevi adalet, böyle düzenlenmedi. Herkesi eşit gören, herkese eşitliğini hissettiren temelde bir duruştur. Bunu yapmayanlara -ben kalbimdekini söylemeden duramam- kendi evlerindeki eşi, çocuğu, annesi, babası hesap soracak. Bu koltuğu işgal eden ve sesini çıkartmayan, ‘Her yol mubahtır’ diyen siyaset anlayışına sahip bireylere, kendi çocuğu bile hesap soracak. Bugün soracak. Dün dedim ya; ‘Bu yargı kararına imza atan hakim ve savcının çocukları için bile biz kazanacağız.’ Yani onların çocuklarının, eşlerinin, annelerinin, babalarının hukuksuzluklara muhatap olmaması için de biz, önümüzdeki seçimi kazanmak zorundayız. Onlar için de çalışacağız” dedi. Hakkında yerel mahkemece verilen hapis ve siyasi yasak kararına tepki gösteren AK Parti’nin eski kurucuları ve halen görevde olan isimlerine teşekkür eden İmamoğlu, “Hukuk adına, yargı adına çok kıymetli açıklamalar yaptılar. Hem Sayın Abdullah Gül'ün açıklamasını okudum hem Sayın Bülent Arınç'ın, Sayın Cemil Çiçek’in, Hüseyin Çelik'in… Belki ihmal ettiğim olabilir ama birebir okuduklarımdan bahsediyorum. Tam da bahsettiği bu. Parti mensubu olabilirsiniz. Ama yargısız bir infaz ya da adaletli bir yargılamanın olmamasının karşısındaki bir duruşu göstermek, büyük bir erdemdir. Olması gerekendir. Devlet insanlığıdır. Devletin insanı olmak, o sorumluluğu yaşamak ve yaşatmaktır” diye konuştu.
VİCDANI YÜKSEK BİR MİLLETE SAHİBİZ
“Önünde hiçbir engel tanımayan, milyonlarca insan vardır bu ülkenin” diyen İmamoğlu, “Bu inisiyatifi ortaya koymuş on milyonlarca insanı vardır. Ve aldığımız bu karara, otomatik olarak, direkt, en az yüzde 75-80 civarında ‘Bu kararınız yanlıştır’ diyen vicdanı yüksek bir millete sahibiz. Ne yaparsanız yapın. Yüzde 10-12 seviyesinde hırsı, aklının önüne geçmiş bazı insanlar olabilir. Olabilir. Var. Hırsı, aklının önünde. Kibri, ihtirası aklının önünde insanlar vardır. Ama biz, milletimizin bütün o yüce duygularına inanıyoruz. Ve milletin vicdanında, adaletinde karşılık bulmayan bir karar, zaten bizim de vicdanımızda yok hükmündedir. Biz, dünden fersah fersah daha umutluyuz. Dünden, fersah fersah daha güçlüyüz. Dünden, fersah fersah daha kararlıyız. Çünkü biz, buraya geldiğimiz gün, zaten ceketimizi alıp çıkacakmış gibi görevimizi yapıyoruz. Birileri gibi, bir şeyleri doldurup gidecek gibi görev yapmamış. Ceketimizi alıp gideceğiz. Dolayısıyla bizim bu konumla ilgili bir derdimiz yok” şeklinde konuştu.
KOLTUĞA GÜÇ KATMAYA GELDİK
Kendilerinin koltuktan güç alan değil, koltuğa güç katmaya gelmiş insanlar olduklarına vurgu yapan İmamoğlu, “Bundan da asla vazgeçmeyeceğiz. Kararlıyız. Tabii ki burada insanın kendi ailesi, kendi siyasi ailesi, en büyük güç aldığı kaynağıdır. Hem Genel Başkan’ımıza son Ankara'daki buluşmamızdaki, gösterdiği o derin sıcaklığa yürekten teşekkür ediyorum. Hem de sizlerin bugün bizimle bir arada olması, benim için elbette çok kıymetli. Bir aradayız. Her zaman bir aradayız. Hep bir arada olacağız. Özellikle burada halkımızla buluştuğumuz hem kararın verildiği çarşamba akşamı hem bir sonraki gün, milletimizle buluştuğumuz, o kalabalıkla, sohbet ettiğimiz o büyük buluşma hem de orada Genel Başkan’ımızla birlikte Altılı Masa’nın bir arada coşkuyla bizi kucaklaması, liderlerin bize katkı sunması, beni oldukça mutlu etmiştir” dedi. Altılı Masa dışında kendisine desteğini ileten tüm siyasilere de teşekkürlerini ileten İmamoğlu, “Dolayısıyla büyük bir mutabakatla, muhalefetin güçlü duruşuyla, bu aklı, ülkemizin zihninden inşallah hep birlikte böyle tarihin derinliklerinde bırakıp, önümüze pırıl pırıl aydınlık bir geleceğe bakacağız. Güçlü bir geleceğe bakacağız. Dünden daha güçlü olduğumuzu unutmayın. Dünden daha muteber ve daha kabul gördüğümüzü unutmayın” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.