Tahliye taleplerine yine ret!

Tahliye taleplerine yine ret!
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tahliye taleplerini reddetti! Mahkeme, sanıklardan Mehmet Koral, Ersin Gönenci ve Osman Gürbüz'ün tahliyesine karar verdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 138. duruşmasında sanık ve avukatların talepleri alındı. Mastafa Balbay talep konuşmasına, “CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay” diye başlayarak “Gazeteci olarak 30. milletvekili kimliğimde 2 kez talebimi sunmak üzere söz aldım” dedi. 12 Haziran Genel seçimlerinde CHP İzmir milletvekili seçildiğinin altını çizen Balbay, “600 bin seçmenin oyunu olarak milletvekili seçildim. İzmir’in yarısının oyuyla vekil seçildim. Mahkemenin milli iradeye saygı gösterip tahliye kararı vereceğini düşünüyordum” diye konuştu. 12 Ağustos’taki duruşmada talep konuşmasında 64 kez sözünün kesildiğine dikkat çeken Balbay, şöyle devam etti: “Durumu olağanüstü zorlamaktasınız. Tahliye talebimi redderken verdiğiniz kararda Anayasa’nın 14. maddesini gerekçe gösteriyorsunuz. 14. maddede ‘Devlete karşı suçlar’ denmektedir. Ama bize yöneltilen iddia, ‘Hükümete karşı suçlar’dır. Lütfen ayrım yapın.”


"İçtihat oluşturuyorsunuz"

1982 Anayasası’nda 17 kez, 133 maddede değişiklik yapıldığını vurgulayan Balbay, “Anayasa’nın 14. maddesinde devlete karşı işlenen suçların hangi kapsama girdiği havada kalmıştır. Ama ortada kanun yok. Mahkeme yeni bir içtihat girişiminde bulunmuştur. Buna göre kırmızı ışıkta geçmek de devlete karşı suçtur, ihaleye fesat, evrakta sahtecilik de devlete karşı suçtur. Kendiniz anayasa karşı içtihat oluşturmuş durumdasınız. Anayasa’ya karşı da mı özelsiniz?” diye konuştu. Balbay’ın bu sözleri üzerine üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu müdahelede bulundu ve “Sıradan bir vatandaş bunu söylese bunu cehaletiyle açıklarsınız. Oysa siz bir yazarsınız. Kapasite olarak böyle yorumlamanız mümkün değil. Kendinize yakışmayan sözler söylüyorsunuz. Gerekçeli kararımızda içtihat kararları ve yasalar var. Bir şeyler söylüyorsunuz. Söyledikleriniz doğruyu yansıtmıyor” dedi.Özese, yasama, yürütme ve yargı organlarının devlet organları olduğunu altını çizerek Prof. Dr. Çetin Özek’in kitaplarında bu konuların anlatıldığını belirtti. Başkan Özese’nin “Gerekçeli kararı tam olarak okuyun” sözleri üzerine Balbay, “Okudum, Bu kararda açık bir durum yok. Heyetiniz yorum yaparak felsefe geliştiriyor” dedi. Mahkemenin kararında “Devlete karşı suçlar” kapsamının genişletildiğini savunan Balbay, “Bunun ucu nereye dayanır siz düşünün. Ama Şimdi size en ağır haraketleri etsem, benim hakkımda dava açamazsınız” dedi. Başkan Özese ise “Böyle bir şey zaten yapmazsınız” diye konuştu.

"Her yerim yanıyor"

Yargıtay’ın yargılamanın durdurulması konusunda içtihadı olduğunun altını çizen Balbay, “Ben yargılanmak istiyorum. Milletvekili olsam da duruşmalara geleceğime söz veriyorum. Ben vatana millete karşı hangi suçu işlemişim? Şu anda yaşadığımız manzara karşısında sadece ciğerim değil her yerim yanıyor. Yarın (bugün) Meclis toplanıyor Bırakın Balbay milletin Meclis’ine ve sinesine gitsin” diye konuştu.

Dünyada yok

Dünyanın belli başlı ülkelerinin hiçbirinde tutuklu milletvekili olmadığını söyleyen Balbay, mazbatasını göstererek şunları söyledi:
“Türkiye’de uygulanan ne yazık ki Türk usulü bir tablo, Yüksek Seçim Kurulu onay veriyor, İzmir Adliyesi’nden mazbata veriliyor. Ama mahkeme ‘Hayır Balbay Meclis’te, temsil edemez’ diyor. Şu andaki tablonun çözümü sizin elinizde...”

Şişli Adliyesi’nde gizli tanığın kimliğini açıkladığı suçlamasıyla açılan dava dosyasanı TBMM’den dokunulmazlığı olduğuna ilişkin yazı geldiğine dikkat çeken Balbay, bir gazetenin başlığını örnek göstererek “Şişli’de dokunulmazım. Silivri’de dokunulurum” dedi. Başkan Özese ise iki davada yargılandığı kanun maddelerinin farklı olduğunu söyledi. Balbay’ın, “Ben şimdi size en ağır hakaretleri etsem. Bana dokunamazsınız, hakkımda dava açamazsınız” sözlerine karşılık Özese, “Size de yakışmaz zaten” diye konuştu.

Elinde çekiç

Duruşmalarda sık sık mahkeme heyetinin “Gerçeği ortaya çıkarmaya” çalıştıklarını açıkladıklarına dikkat çken Balbay, “Artık mahkemenin gerçeği bir anlamda oluşturma çabasına girdiğini görüyorum. Bu iddianameyi adeta tümüyle doğru kabul ediyorsunuz. Çürütenlerde suç işledikleri hissini yaratma çabasını hissediyorum. Elinde çekiç olan herkesi çivi olarak görürmüş. Siz de elinde cep telefonu olan herkesi terör örgütü üyesi olarak görüyorsunuz” diye konuştu.

Sepete su

Sanıklar arasında Vakıflar Bankası Müsteri Temsilciği’nin telefonlarını aramalarından dahi örgütsel irtibat kurulmaya çalışıldığının altını çizen Balbay, “Sepete su doldurmaktasınız ,AKP’nin kapatma davasını istediniz. Birkaç yüz klasörlük dava dosyası geldi. Bu sepete su doldurmak değil de nedir? Ucu açık, her tarafa açık bir tablo” dedi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in kendisine “Darbe çalışmaları içinde bulundunuz mu” diye soru yönelttiğini anımsatan Balbay, “Oysa ‘şu planın içinde var mıydınız’ gibi somut soru beklerdim. En kötü Meclis’in bile kapalı Meclis’ten iyi olduğunu söyledim. Bu 2.5-3 yıllık süreçte benimle ilgili ne gelişme oldu. ‘Balbay şu planın parçasıymışsınız’ diyebildiniz mi” diye sordu.

Ergenekon’u araştıracağım

Balbay, 12 Ağustos’taki duruşmada Meclis’te Ergenekon ile ilgili araştırma yapmaya söz verdiğini anımsatarak “Söz vereceğim, peşine düşeceğim. Biz onurumuzla yaşayan insanlarız” dedi. Habur’dan ülkeye giriş yapan PKK’lilerin serbest bırakılmasını “Habur hukuku” diye eleştirdiklerini anımsatan Balbay, “2 yıl sonra Başbakan, MİT Müsteşarı aynı şeyleri söylüyor. Nasıl Habur hukuku yerleşmişse siz de tarihe Silivri hukukunu yerleştirmeyin. Cumhuriyet Gazetesi’ni bombalayanlar artık başka şeyler söylüyor. Cumhuriyet Gazetesi’ni bombalayanlarla, gazetenin bir yazarını aynı davada terör örütüne üye olmakla yargılıyorsunuz” dedi. Kendisinin iyi bir atlet olduğunu ve 19 Mayıs maratonlarında birçok kez koştuğunu söyleyen Balbay, şöyle konuştu:
“Çıkınca ahtım var, yine koşacağım. Ben iyi atletim. Şimdi izleycilerin arasına girsem, 6 ay kaybolsam, beni bir cezaya çarptıramazsınız. Anayasa’da durum somutlaştırılmamış. Avukat Celal Ülgen ‘uyuşturucu baronu olsa bırakacaktınız’ demişti. İzmirli seçmen daha farklı davranırdı. İzmir’de her iki seçmenden biri bana oy verdi. Hukukun kaynağı halktır. Halka rağmen hukuk olmaz.”

Balbay, 15 gündür İbrahim Şahin’in S-1 listesindeki teğmen ve polislerin savunmalarını yaptığına dikat çekerek söyle devam etti:
“Terörle nasıl mücadele ettiklerini anlatırken insanın gözünün yaşarmaması mümkün değil. Eğer serbest kalır da koruma gerekirse onlarla çalışmak isterim. Onlara canımı emanet edebilirim. Bellerinde silahları var. Terör örgütüne üye olmaktan yargılanan tutuksuz teğmenler, polisler silahlarını bırakarak duruşma salonuna geliyor. Elinde silahı olanlar tehlikeli, elinde kalemi olan Mustafa Balbay tehlikeli. Elinde silahı olana güveniyorsunuz da elinde kalemi olan Balbay’a güvenmiyorsunuz.”

Başkan Özese, Balbay’ın sözlerine “Kesin bir karar yok” diye müdahale ederken Balbay, “Bana niçin güvenmiyorsunuz” diye konuştu. Özese ise “Sizin de hakkınızda karar yok. Tutukluluk halinin devamı kararına dosya kapsamı, dosyadaki deliller gibi gerekçelerini yazıyoruz” diye açıklama yaptı. Mustafa Balbay ise “Terör örgütü suçlaması ile karşı karşıyayız. Ama eli silahlı kişileri bırakıyorsunuz, Üstelik dosyada tedhiş belgesi var. Lütfen muhakeme ediniz” diye konuştu.

Tutukluluk hallerinin devamına karar verildi

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tahliye taleplerini reddetti. Mahkeme, sanıklardan Mehmet Koral, Ersin Gönenci ve Osman Gürbüz'ün tahliyesine karar verdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.