Mehmet Mert
Rüzgar...
Yayınlanma:
Referanduma bir ay gibi bir süre kaldı ama şimdiden sonuçları açıklayan açıklayana.
Yok rüzgar şunun için şundan yana esiyor.
Yok rüzgar bunun için bundan yana esiyor.
‘Evet’i destekleyenler de ‘Hayır’ı destekleyenler de bol keseden sallıyor.
Elinde hiçbir veri olmayan, net somut bilgi olmayan, anket olmayan, done olmayan sallıyor da sallıyor.
Neye göre, kime göre, nasıla göre belli değil.
*
En son Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi köşesinde; “Hayır oylarının rüzgarı kesildi” diyerek rekor sayılacak bir saptamada bulundu.
Düşünün Hollanda krizi olduğu gün öyle bir araştırma yapılıyor ki aynı gün içerisinde birden bire hayır tarafından esen rüzgar evete doğru esmeye başlıyor.
Sanırsın Kızıldereliler dumanla haberleşir ya.
Sayın Selvi de duman görüntüsüne göre referandum yorumunda bulunmuş.
*
Bu duruma bizden daha farklı yorumu yine aynı gazete yazarı Ertuğrul Özkök, ti’ye alarak ifade etmiş.
Aynı gazetenin iki yazarı.
Şimdi okurlara da sormak lazım.
Kim haklı diye.
Aynı gün içerisinde yaşanan bir gerginlikten dolayı referandumda oy kullanacakların kararının değiştiğini savunan yazar mı yoksa, daha sağlıklı verilere dayanarak insanların oy vereceğini düşünen bir yazar mı?
Sanırım çoğumuz bu sorunun cevabını biliyoruz.
*
Bakın arkadaşlar, rüzgar bildiğimiz rüzgar.
İnsanlarımız bizim bildiğimiz insanlarımız.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), anayasa değişikliği halk oylamasında kesin olmayan verilerine göre 1 Şubat 2017 itibarıyla toplam seçmen sayısı 58 milyon 222 bin 937’ye yükseldi, diye açıklama yaptı.
İşte referandumun sonuçlarını bu insanlarımız belirleyecek.
58 milyon 222 bin 937 kişi.
Ortalama %80 sandığa gitmiş olsa 45-46 milyon insanımızın oyu ile referandum sonuçları belli olacak.
Rüzgar şuradan esti, buradan esti, şunun için esti yorumlarında şimdi değil referandum sonrası bulunmak en doğrusu.
*
Bu günlerde rüzgarı değil, kıvılcımları yorumlamak gerek.
Zira kıvılcımları doğru yorumlayamazsak ve söndürmeyi başaramazsak rüzgar hangi taraftan eserse essin o kıcılcımların doğuracağı yangınlar hepimizi kül edebilir.
Evet oyu verecekler de hayır oyu verecekler de bizim insanımız.
Her iki kesimin de tek derdi var, daha güçlü ve daha yaşanabilir bir Türkiye.
Birisi bunun gerçekleşmesi için referandumdan evet oyu çıkması gerektiğine inanıyor, diğeri hayır.
Referandum olmasa ne olurdu sorumuzun cevabı ise çok basit.
100 yıldır bu yasalar ile yönetilen Türkiye, iyisi ile kötüsü ile buralara kadar geldi.
Karşılaştığımız bir çok engeli hep birlikte aşmayı başardık.
Biz birlikte Türkiye olmayı başardık.
Referandumdan hangi sonuç çıkarsa çıksın, çıkan sonuca saygı göstererek yine bu ülkede hep bir arada yaşamaya devam edeceğiz.
*
Rüzgarların esmesi kötüye değil iyiye işarettir.
Zira rüzgar nefes almaktır.
Serinlemektir.
Ferahlamaktır.
Ancak; Allah korusun rüzgarlar kasırgaya dönerse o kötü.
El ele verip kasırgaları önleyelim.
Kıvılcımları söndürelim.
Essin rüzgar, yağsın yağmur, doğsun güneş.
Bu üçü hep bir arada güzel.
Tıpkı güzel ülkemizin renkleri gibi.
O güzel renkler referandumdan sonra da sonsuza kadar içimizi ısıtacak kimse merak etmesin.
*
Yazımın bu bölümünde Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün, bir diğer Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin köşesinde yazdıklarına verdiği cevabı paylaşmak istiyorum.
İşte Özkök’ün köşesinde yer alan ilgili bölüm şöyle:
“Abdulkadir Selvi arkadaşımız kesin bir dille söylüyor:
“Hayır rüzgârı tersine döndü...”
Hollanda ve Almanya’da olanlar o kadar etkilemiş ki, hayır diyecekler fikir değiştirmiş, kararsızlar da kararlı hale gelmiş.
Ben evet rüzgârı mı esiyor, hayır mı henüz pek anlamış değilim.
Çünkü gördüğüm referandum rüzgârı esmiyor.
O nedenle, esmeyen rüzgârın, dönme hesabını da pek anlamadım.
BİR: Selvi’nin yazısı dün çıktı. Yani yazıyı pazartesi günü yazmış.
Demek ki olayların üzerinden 24 saat geçmeden, bir araştırma yapılmış ve rüzgârdan daha hızlı şekilde, rüzgârın tersine döndüğü saptanmış?
İKİ: Bu hesapla biz Türkler, Hollanda hükümetine kızıp bizi yönetecek anayasa konusunda fikrimizi mi değiştirmiş oluyoruz...
ÜÇ: Mesela, bu olaylar sonucunda, o ülkelerden gelen turist azalır veya hiç gelmezse, işini kaybedecek olanlar, bunun üzerine evet demeye mi karar vermişler...
Anlayacağınız, Formula 1 hızıyla araştırma yapıp, bunu hemen etrafa duyuran araştırmacıyı merak ettim.
Acaba bu araştırmayı rüzgârgülüyle mi yapmış...
Fırıldak rüzgârgülüyle yani...”
Yok rüzgar şunun için şundan yana esiyor.
Yok rüzgar bunun için bundan yana esiyor.
‘Evet’i destekleyenler de ‘Hayır’ı destekleyenler de bol keseden sallıyor.
Elinde hiçbir veri olmayan, net somut bilgi olmayan, anket olmayan, done olmayan sallıyor da sallıyor.
Neye göre, kime göre, nasıla göre belli değil.
*
En son Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi köşesinde; “Hayır oylarının rüzgarı kesildi” diyerek rekor sayılacak bir saptamada bulundu.
Düşünün Hollanda krizi olduğu gün öyle bir araştırma yapılıyor ki aynı gün içerisinde birden bire hayır tarafından esen rüzgar evete doğru esmeye başlıyor.
Sanırsın Kızıldereliler dumanla haberleşir ya.
Sayın Selvi de duman görüntüsüne göre referandum yorumunda bulunmuş.
*
Bu duruma bizden daha farklı yorumu yine aynı gazete yazarı Ertuğrul Özkök, ti’ye alarak ifade etmiş.
Aynı gazetenin iki yazarı.
Şimdi okurlara da sormak lazım.
Kim haklı diye.
Aynı gün içerisinde yaşanan bir gerginlikten dolayı referandumda oy kullanacakların kararının değiştiğini savunan yazar mı yoksa, daha sağlıklı verilere dayanarak insanların oy vereceğini düşünen bir yazar mı?
Sanırım çoğumuz bu sorunun cevabını biliyoruz.
*
Bakın arkadaşlar, rüzgar bildiğimiz rüzgar.
İnsanlarımız bizim bildiğimiz insanlarımız.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), anayasa değişikliği halk oylamasında kesin olmayan verilerine göre 1 Şubat 2017 itibarıyla toplam seçmen sayısı 58 milyon 222 bin 937’ye yükseldi, diye açıklama yaptı.
İşte referandumun sonuçlarını bu insanlarımız belirleyecek.
58 milyon 222 bin 937 kişi.
Ortalama %80 sandığa gitmiş olsa 45-46 milyon insanımızın oyu ile referandum sonuçları belli olacak.
Rüzgar şuradan esti, buradan esti, şunun için esti yorumlarında şimdi değil referandum sonrası bulunmak en doğrusu.
*
Bu günlerde rüzgarı değil, kıvılcımları yorumlamak gerek.
Zira kıvılcımları doğru yorumlayamazsak ve söndürmeyi başaramazsak rüzgar hangi taraftan eserse essin o kıcılcımların doğuracağı yangınlar hepimizi kül edebilir.
Evet oyu verecekler de hayır oyu verecekler de bizim insanımız.
Her iki kesimin de tek derdi var, daha güçlü ve daha yaşanabilir bir Türkiye.
Birisi bunun gerçekleşmesi için referandumdan evet oyu çıkması gerektiğine inanıyor, diğeri hayır.
Referandum olmasa ne olurdu sorumuzun cevabı ise çok basit.
100 yıldır bu yasalar ile yönetilen Türkiye, iyisi ile kötüsü ile buralara kadar geldi.
Karşılaştığımız bir çok engeli hep birlikte aşmayı başardık.
Biz birlikte Türkiye olmayı başardık.
Referandumdan hangi sonuç çıkarsa çıksın, çıkan sonuca saygı göstererek yine bu ülkede hep bir arada yaşamaya devam edeceğiz.
*
Rüzgarların esmesi kötüye değil iyiye işarettir.
Zira rüzgar nefes almaktır.
Serinlemektir.
Ferahlamaktır.
Ancak; Allah korusun rüzgarlar kasırgaya dönerse o kötü.
El ele verip kasırgaları önleyelim.
Kıvılcımları söndürelim.
Essin rüzgar, yağsın yağmur, doğsun güneş.
Bu üçü hep bir arada güzel.
Tıpkı güzel ülkemizin renkleri gibi.
O güzel renkler referandumdan sonra da sonsuza kadar içimizi ısıtacak kimse merak etmesin.
*
Yazımın bu bölümünde Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün, bir diğer Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin köşesinde yazdıklarına verdiği cevabı paylaşmak istiyorum.
İşte Özkök’ün köşesinde yer alan ilgili bölüm şöyle:
“Abdulkadir Selvi arkadaşımız kesin bir dille söylüyor:
“Hayır rüzgârı tersine döndü...”
Hollanda ve Almanya’da olanlar o kadar etkilemiş ki, hayır diyecekler fikir değiştirmiş, kararsızlar da kararlı hale gelmiş.
Ben evet rüzgârı mı esiyor, hayır mı henüz pek anlamış değilim.
Çünkü gördüğüm referandum rüzgârı esmiyor.
O nedenle, esmeyen rüzgârın, dönme hesabını da pek anlamadım.
BİR: Selvi’nin yazısı dün çıktı. Yani yazıyı pazartesi günü yazmış.
Demek ki olayların üzerinden 24 saat geçmeden, bir araştırma yapılmış ve rüzgârdan daha hızlı şekilde, rüzgârın tersine döndüğü saptanmış?
İKİ: Bu hesapla biz Türkler, Hollanda hükümetine kızıp bizi yönetecek anayasa konusunda fikrimizi mi değiştirmiş oluyoruz...
ÜÇ: Mesela, bu olaylar sonucunda, o ülkelerden gelen turist azalır veya hiç gelmezse, işini kaybedecek olanlar, bunun üzerine evet demeye mi karar vermişler...
Anlayacağınız, Formula 1 hızıyla araştırma yapıp, bunu hemen etrafa duyuran araştırmacıyı merak ettim.
Acaba bu araştırmayı rüzgârgülüyle mi yapmış...
Fırıldak rüzgârgülüyle yani...”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.