Koronavirüsün yeni mutasyonu hakkında uzmanlar ne diyor?

Koronavirüsün yeni mutasyonu hakkında uzmanlar ne diyor?
Koronavirüsün yeni mutasyonu ardından ülkeler art arda uçuş kısıtlamaları kararları almaya başladı. Peki mutasyon ne kadar tehlikeli? Virüsün yeni varyantı hakkında neler biliyoruz? Uzmanlar, değerlendirmelerini paylaştı.

Koronavirüsün yeni mutasyonu ardından ülkeler art arda uçuş kısıtlamaları kararları almaya başladı. Peki mutasyon ne kadar tehlikeli? Virüsün yeni varyantı hakkında neler biliyoruz? Uzmanlar, değerlendirmelerini paylaştı.

İngiltere’de ortaya çıkan koronavirüsün yeni mutasyonu, yapılan açıklamalara göre yüzde 70 daha bulaşıcı. Bu da, mutasyonun bir panik yaratmasına neden oldu. Ülkeler, art arda uçuş kısıtlama kararları alıyor. Peki yeni mutasyon hakkında neler biliniyor, ne kadar tehlikeli?

Koronavirüs salgının başından beri konuyla ilgilenen uzmanlar, kişisel Twitter hesaplarından yeni mutasyonlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Genetik ve Sinirbilim Uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl, Sentetik Biyoloji Uzmanı Doç. Dr. Urartu Şeker ve Virolog Semih Tareen’in açıklamaları şöyle:

ÇAĞHAN KIZIL: PANİĞE GEREK YOK

B.1.1.7 varyantı olarak adlandırılan SARS virüsü, Ocak ayında açıklanan referans genom dizisi ile 17 farka sahip. Bunların 14’u nokta mutasyonlar, yani belli bir aminoasiti değiştiren mutasyonlar iken üçü ise kısa aminoasit zincirlerinin yok olması şeklinde gerçekleşmiş.

Bu değişimler 4 farklı gen bölgesinde. 4 mutasyon orf1ab bölgesinde. Bunlardan 3'ü, birleşik oluşan virüs proteinlerinin ayrılmasını sağlayan NSP3 geninde. Bir eksilme (deletion) da hücre içinde virüsün çoğalmasını sağlayan baloncuklar oluşturan bölgelerle ilgili NSP6’da.

3 mutasyon, görevi tam bilinmeyen ancak virüsün insan hücrelerine girdikten sonra bağışıklık sisteminin aktifleşmesini bloke ettiği düşünülen orf8 proteinini üreten gende. orf8’in, ilk bağışıklık tepkilerinden MHC tip bağışıklık proteinlerinin çalışmasını engellediği düşünülüyor.

İki mutasyon, virüsün dış çeperini oluşturan N proteininde gerçekleşmiş. Geri kalan 6 mutasyon ve 2 eksilme de virüsün en çok bilinen S proteininde gerçekleştiğini görüyoruz. Bu mutasyonlardan ikisi ilginç.

S protein hücre yüzeyindeki ACE2 proteinine bağlandıktan sonra belli bir bölgesinden kesiliyor ve bu şekilde virüsün genetik dizini hücreye girmeye başlıyor. Mutasyonlardan bir tanesi (N501Y), bu bağlanma bölgelerinden birisinde gerçekleşmiş.

501. aminoasitte daha önce gösterilen bazı mutasyonların S proteininin hücreye bağlanmasını daha da güçlendirdiği modellenmişti.

Ancak bu bağlanma hastalığın seyrinde bir değişiklik yaratmıyor. N501Y değişimi de öncekilere benzer olduğu için yine bu şekilde işlev görebilir ancak hücre biyolojisi anlamında mekanizmaya dair bir veri şu an bulunmuyor. Sadece tahminlerle ilerliyoruz.

İkinci ilginç bir mutasyon da P681H mutasyonu. S proteininin kesildiği bölgeye yakın bir yerde ve kesilmeyi etkinleştirebileceği noktasında görüş bildirenler var. Ancak yine bu mutasyonun tam etkisi bilinmiyor.

Buradan çıkarabileceğimiz sonuç şu: Bu mutasyonlar, kesin olmamakla beraber virüsün hücreye bağlanmasını ve etkili şekilde içeri girmesini hızlandırabilir. Ancak bu hem kesin değil, hem de bu değişimin hastalığın seyrine etkisinin nasıl olacağını şimdiden kestirmek mümkün değil.

Daha hızlı yayıldığı söylenen D614G mutasyonu da benzer bir kaygıyla karşılanmış ancak hastalık seyrine etkisinin olmadığı ilerleyen zamanlarda görülmüştü.

Kişileri asıl korkutan virüs mutasyonlarının insanın bağışıklık sisteminden kaçmayı sağlayabileceği. Bunu yaratan özellikle S proteinindeki HV69-70 eksilmesi. Ancak burada konuşulan durum, bu mutasyonun edinilmiş bağışıklık ve konvalesan plazmadaki antikorlardan kaçma ihtimali.

Bu elbette temkinli yaklaşılması gereken bir nokta ancak bağışıklık sistemi tek bir mücadele aşamasından oluşmuyor. Eğer kandaki oluşmuş antikorlardan kaçabilen bir virüs bile olsa bu antikorların dışında başka antikorların da olduğunu düşünmemiz gerek.

Yani S proteinine karşı oluşturulan birçok antikor var ve bunlardan birinden kaçılabilse de diğerleri virüsü yakalayabilir.

Bu durumda ilk bağışıklık tepkisi ve akabindeki T hücrelerinin virüsü öldürmeye yönelik reaksiyonu yine gerçekleşir. Uzun vadede B ve T hücreleri yine virüse etki edebilir. Demek istediğim, bu mutasyona sahip virüs halen bağışıklık sisteminin savaşabileceği bir yapıda olacaktır.

Ve bağışıklıktan kaçma konusu büyük oranda ikincil enfeksiyonlar için geçerli. Yani eğer bu virüs ilk defa hastalanan bir kişinin vücuduna giriyorsa zaten bağışıklık oluşma süreci normal devam edecektir. Bu noktada kaygılanacak bir durum yok.

Sonuç olarak şu an elimizde bu mutasyonların insanda daha şiddetli bir hastalık ve daha hızlı yayılım yapacağına dair veri yok. İngiltere’de temkinli davranılmasının nedeni bu ihtimali risk çerçevesinde ele almak.

Virüsteki mutasyonların bu aşamada aşılara etki edebilecek bir düzeyde olmadığını söyleyebiliriz. Olsa bile, özellikle mRNA aşıları kısa üre içinde değiştirilebilir ve yeni virüs hatlarına uygun hale gelir. İnaktif virüs asılarında bu süreç biraz daha uzun sürebilir.

Ayrıca, virüsün mutasyonlarından çok toplumsal tedbirler yayılımı daha çok etkiliyor. Birçok mutant varyantı, mutasyona sahip olduğu için değil, toplumsal yayılımın hızlı gerçekleştiği için daha geniş alanlara yayılıyor. İşte tam da bu nedenle kapanma önlemleri önem arz ediyor.

Kısacası, şu an paniğe gerek yok, hele hele bu bilgileri yanlış kullanarak panik yaratmaya ve sansasyona yol açmaya çalışan kişilerin de sorumlu davranması gerekiyor.

URARTU ŞEKER: PANİĞE KAPILACAK, ÖLDÜK BİTTİK BİR DURUM YOK

İngiltere'de saptanan ve temkinli olarak yaklaşılıp önlem alınan mutasyonlar için, daha önce de belirttiğim gibi net çıkarımlar yapılacak bir verimiz yok. Ancak bu mutasyonlarla ilgili olarak Eylül ayında yayınlanmış iki çalışmayı destekler nitelikte sonuçlar çıkarılabilir.

Bu çalışmalardan ilki, Eylül başında yapılan "deneysel" bir çalışmada, özellikle virüsün diken proteininin hücreye bağlanma bölgesine (RBD) dair mutasyonlarda dahil olacak bir çalışmada, RBD bölgesinde yer alan bir aminoasitin (arjinin)- aromatik halka içeren bir aminoasidi dönüşme durumu incelendiğinde, bunun hücreye virüsün bağlanmasını artırdığı (hücre dışında bir deneyde) olasılığından bahsedilmiş. Ancak, şu anda var olan ve İngiltere'de saptanan N501Y mutasyonu insanda taranmamış ona çok benzer olan yukarıdakiler taranmış.

Ancak, İngiltere'deki bu mutasyonda virüsün hücreye bağlanma etkinliğinin artırması beklenebilir (verisi yok). Bu durumda dahi hastalığın daha kötü seyredeceğine, ölümcül olacağına ya da daha hızlı yayılacağına dair bir veri hala yok. Etrafta gördükleriniz hipotez.

İkinci çalışma aslında umut verici bir veriye işaret ediyor. Bu çalışmada, farelerde ardışık bulaşlar yapıldığında bugün insalardakine benzer şekilde RBD proteini üzerinde N501Y mutasyonu oluşmuş. İnsanlardaki gibi sürekli bulaş olduğunda, farede virüsler İngiltere'de ortaya çıkana benzer bir mutasyon geliştirmişler. Yani aslında görüldüğü gibi "sürpriz" bir mutasyon durumu yok. Bu çalışma diyor ki, bugün İngiltere'de ortaya çıkan mutasyon; farelerde bulaş oluşturan virüslerde ortaya çıktığında, ve farelerde aşılama yapıldığında -ki bu aşı virüs mutasyon geçirmeden önceki formuna yönelik hazırlanmış- farelerin dirençli oldukları gözlenmiş. Yani bu bahsedilen N501Y mutasyonunun aşı etkinliğini farelerde olumsuz etkilemediği saptanmış. Yani ortada paniğe kapılacak, öldük bittik bir durum yok.

Ancak tabi ki, her zaman temkinli olmakta fayda var. Yani virüsün sürekli birilerine bulaşmasını engellemek için ne gerekli ise o yapılmalı. Bu nedenle İngiltere bu önlemleri alıyor. Bu sayede virüsün sürekli mutasyon geçirmesinin de önüne geçilebilir.

SEMİH TAREEN: AŞILARA KARŞI SORUN YARATACAĞINA DAİR BİR VERİ HENÜZ YOK

1- İngiltere’de yayılan bu yeni “B.1.1.7” isimli soy kümesinde (lineage cluster) ilginç mutasyonlar var.

2- Bu mutasyonların bazıları yeni değil, önceden de görüldü.

3- Bu mutasyonlardan bazıları önceden lab deneylerinde hücrelere ve farelere daha kolay bulaşabildiğini gösterdi.

4- Henüz bu mutasyon grubunun doğrudan insanlarda daha bulaşıcı olduğuna dair bir delil yok.

5- Bu mutasyon grubu daha çok bulaşıcı olduğu için değil, ‘Founder effect’ (kurucu etkisi) yüzünden de bu şekilde yayılıyor olabilir.

6- Bu mutasyon grubunun aşılara karşı sorun yaratacağına dair bir veri henüz yok.

7- Mutasyon her zaman her canlıda olur, SARSCOV2’de yüzlerce var.

 
 
 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.