Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Başbakanlık Yeni Bina'da toplanan ve yaklaşık 3,5 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakan Yardımcısı Arınç bir basın toplantısı düzenledi. Yaptığı basın toplantısında, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun İran Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Ruhani ile yaptığı görüşmeye ilişkin bilgiler verdiğini ifade eden Arınç, Başbakan Erdoğan’ın da Ruhani ile bir görüşme yaptığını hatırlattı. Erdoğan’ın yaptığı görüşmede Suriye konusunun gündeme geldiğini ifade eden Arınç, Bakanlar Kurulu’nun gündeminde Mısır ve Suriye’deki gelişmelerin gündeme geldiğini söyledi.
-“TABİ BAZI KARARLARIN BAZI KİŞİLER İÇİN ÇOK FAZLA OLDUĞU SÖYLENEBİLİR”-
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Arınç, bugün karar duruşması yapılan Ergenekon davası ile ilgi e değerlendirmelerde bulundu. Bakanlar kurulu sırasında Adalet Bakanı Sadulah Ergin’in bilgi notu şeklinde bakanlara kararların özetlerini aktardığını Arınç, “Tabi herkese geçmiş olsun, öncelikle bir dava sonuçlandı. Ağır ceza mahkemesinin özel yetkiyle yaptığı soruşturma ve kovuştumaya dayalı bir karar. Bu karar bir yargı kararı, yargıda anayasamızın ister 61 ister 1982 anayasası olsun, 3 erkten biri olan yargıya ait bir karar. Bundan sonraki safhalar bildiğiniz gibi Yargıtay’daki temiz safhaları. Bugün verdiği kararla mahkeme dosyayı kapatmış oldu. Gerekçesini en kısa zamanda mutlak yazacak ve tebliğ edecektir. Yine süresi içersinde de Yargıtay’da temiz süreci yapılacaktır. Tabi bazı kararların bazı kişiler için çok fazla olduğu söylenebilir şüphesiz. Yakıştırılanlar vardır, yakıştırılmayanlar vardır” dedi.
Yargılama sürecinde birden fazla suçtan dolayı sanıklara ceza verildiğini vurgulayan Arınç, “Kararı beğenmek veya beğenmemek noktasında değiliz. Bir yargı kararıdır. Bu yargı kararına hepimiz, beğensek de beğenmesek de uymak mecburiyetindeyiz. Şüphesiz, aleyhinde karar alındığı bilen, duyan herkesin kendilerini veya müdafileri temize gideceklerdir. Mutlaka Yargıtay’da en iyi şekilde incelenecektir. Yargıtay’ın vereceği karar da daha sonraki aşamalarda bitmek suretiyle, kesinleşmiş bir karar olacaktır. Şuanda kesinleşmiş bir karar olacaktır. Şuanda kesinleşmiş hüküm yok bilebildiğim kadarıyla. Ancak, önemli bir aşamadayız. Türkiye son 20 yılda böyle bir davayla karşılaşmamıştı” diye konuştu.
-“EL ÇIRPAN İNSANLAR DEĞİLİZ”-
Sanıklar arasında kamuoyunun çok yakından tanıdığı isimler olduğunun altını çizen Arınç, “Ama şüphesiz bu da hukukun bir gereği. Kimsenin suç işleme imtiyazı yok. Yargı kendine göre en doğru kararı verdi. Bundan sonrasını aşamalarda hep birlikte göreceğiz. Biz, kimsenin mahkum olmasından kimsenin tutuklanmasından şahsen sevinen, el çırpan insanlar değiliz. Ama bir yargı kararı var ve buna herkes şu anda saygı göstermek zorunda” dedi. Sanık veya yakınları tarafından yapılan eleştirilerin duygusal olduğunu kaydeden Arınç, önemli olan eleştirilen siyasilerin ve üçüncü kişilerin olduğunu belirtti. Bu kişilerin maksadını aşan ifadeler kullanmaması gerektiğini belirten Arınç, siyasileri ve üçüncü kişileri objektif olmaya davet etti.
-“HİÇBİR SİYASETÇİ TÜRKİYE'DEKİ ADLİ YARGIYI, MAHKEMELERİ, 3 ERKTEN BİRİSİ OLAN GÜCÜ BÖYLESİNE AĞIR SÖZLERLE SUÇLAYAMAZ”-
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Ergenekon Davası ile ilgili olarak yaptığı "gayrimeşru" yorumunun anımsatılması üzerine Arınç, bu ifadenin maksadını fazlasıyla aşan bir söz olduğunu aktardı. Böyle ifadelerin bir genel başkana ve siyasetçiye yakışmayacağının altını çizen Arınç, “Ama bilelim ki Sayın Kılıçdaroğlu, bundan daha ağırlarını da yargılama sırasında söylemişti. ‘Bu örgüt nerede, bana adresini gösterin gidip üye olayım’ diyinceye kadar, ondan önceki genel başkanın bu örgüte avukatlık yapmaya kalkışmasına kadar, CHP'nin hemen hemen pek çok milletvekillinin, bugün zannediyorum sayıları 30 civarındaymış, oraya giderek mahkeme basmaya varıncaya kadar yaptıkları eylemleri hepimiz biliyoruz. Bu konuşulanlara, o eylemlere bakıldığı zaman da bugünkü sözü biraz daha hafif kalıyor doğrusu. Ama o toptan yanlış, tümden yanlış. Hiçbir siyasetçi Türkiye'deki adli yargıyı, mahkemeleri, 3 erkten birisi olan gücü böylesine ağır sözlerle suçlayamaz” şeklinde konuştu.
-“GÖRÜLÜYOR Kİ YARGI BİZİM SÖZLERİMİZE BAĞLI DEĞİL”-
Bir gazetecinin "Sayın Başbakan, 'İlker Başbuğ'a terör örgütü üyesi’ diyeni tarih affetmez demişti’. Bugün, hakkında müebbet kararı çıktı. Sayın Başbakanın bununla ilgili sizinle bir paylaşımı oldu mu ya da siz, bu kararla ilgili bir değerlendirmede bulunabilir misiniz?" sorusuna Arınç şöyle cevap verdi:
"Bu, çok açık, Sayın Başbakanımızın 'tarih affetmez' sözünü hatırlamıyorum ama birlikte çalıştığı Genelkurmay Başkanı için ona bu suçlamaların yapılmasından üzüntü duyduğunu ifade eden konuşmasını biliyorum. Bu, çok doğaldır. Şu bakımdan, ben de bilebildiğim kadarıyla Haberal, seçilmiş milletvekilleri ve bazıları hakkında tutuksuz yargılanmaları gerektiğini, Meclis'in onları beklediğini ifade etmiştim. Yine bazı şahıslar hakkında 'bunlar bilim adamıdır' filan demiştim. Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor. Beğenelim veya beğenmeyelim, bizim bir kişi hakkında veya bir grup hakkında söylediğimiz söz, yargıya gerekçe teşkil edecek sözler değildir. Yargı kendi elindeki deliller ve bu konuda kendi vicdani kaanatiyle bir mahkeme hükmü tesis etmeye çalışıyor. Beğenelim veya beğenmeyelim. Şüphesiz başkaları hakkında da başka kişiler övücü sözler söylemiş olabilir, kendi kanaatlerini ifade etmiş olabilirler veya kendi gönlünden geçenleri söylemiş olabilirler ama yargının buna ayak uydurması ve yargının bunu aynen kabul etmesi de herhalde beklenmemeli."
-“BİZ, BU ÖRGÜTLERLE NASIL OLSA BAŞ EDERİZ”-
Arınç, Mısır Genelkurmay Başkanı Sisi'nin bir gazeteye verdiği röportajında, ülkesindeki ihtilafın çözümü için ABD'den yardım isteğinde bulunduğuna ilişkin ifadelerin yer almasıyla ilgili olarak, Sisi'nin, ABD Başkanı Obama'ya karşı, “Beni bir kez bile aramadı” şeklinde kırgın olduğu yönünde beyanatlar verdiğini hatırlattı.
Arınç, çözüm süreci kapsamında çıkarılacak demokratikleşme paketinin bayramdan sonra Başbakan Erdoğan’a sunulacağını ifade etti.
Arınç, Eylül ayı içerisinde bir takım eylemler yapılacağı yönünde bilgiler olduğunun bu bilgilerin Bakanlar Kurulu gündemine gelip gelmediğinin sorulması üzerine böyle bir konunun gündemlerinde olmadığını ifade etti. “Bağıra bağıra gelen şey zaten istihbarat ve özel bilgi sayılmaz” diyen Arınç, “Biz, bu örgütlerle nasıl olsa baş ederiz, gücümüz bunlara fazlasıyla yetiyor. Yeter ki masum insanlar veya farklı duyarlılıklarla ortaya çıkan insanlar ve gruplar bu örgütlerin ekmeğine yağ sürmesin, bunların oyununa gelmesin. Yeter ki siyasetçiler bu örgütlerin önünde ve arkasında bulunmasın, onlar demokrasiyi öncelesinler.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu sonuna kadar bütün topluluklara toplantı, gösteri, protesto yapmak haklarını veriyor. Bunları yerince kullanmak varken tahribata yönelmek, ölümlere, yaralanmalara yol açmak, kamu malına zarar vermek ve ülkeyi adeta bir huzursuzluk ülkesi haline getirmeye çabalamak, elbette karşı olduğumuz budur. Bunların ne yapacakları konusu şimdi konuşulanlar değil, daha farklı biçimlerde elbette takip edilecektir. Yapılacak şey bunlara izin vermemektir, bu yasa dışılıklara hiçbir zaman müsamaha ile yaklaşmamaktır. Bunu herkes böyle bilsin” diye konuştu.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu sonuna kadar bütün topluluklara toplantı, gösteri, protesto yapmak haklarını veriyor. Bunları yerince kullanmak varken tahribata yönelmek, ölümlere, yaralanmalara yol açmak, kamu malına zarar vermek ve ülkeyi adeta bir huzursuzluk ülkesi haline getirmeye çabalamak, elbette karşı olduğumuz budur. Bunların ne yapacakları konusu şimdi konuşulanlar değil, daha farklı biçimlerde elbette takip edilecektir. Yapılacak şey bunlara izin vermemektir, bu yasa dışılıklara hiçbir zaman müsamaha ile yaklaşmamaktır. Bunu herkes böyle bilsin” diye konuştu.