Kent konseyleri, kentlerin ortak akıl platformudur.
Büyükçekmece Kent Konseyi kuruluşu daha fazla geciktirilmemelidir.
Kent konseyi; kentin sorunlarının, sorunları yaşayan kesimlerin temsilcilerince ortaya konulup, çözüm önerilerinin tartışıldığı, çözümleri hayata geçirecek muhataplarına doğrudan iletilebildiği bir platformdur. Kent konseyi üyeleri; merkezi yönetim, yerel yönetim, meslek kuruluşları, üniversiteler, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşmalıdır. Kentin tüm yaşayanlarının ortak aklıdır. Kentin önceliklerinin, vizyonunun, gelişme ve kalkınmasının nasıl sağlanabileceğinin tartışılacağı kentsel yönetim platformudur.
Kentin ortak aklı olan Kent konseyinin kimlerden ve hangi objektif kriterlere göre oluşturulduğu şeffaf yönetimin gereği olarak kamuoyuna açıklanmalıdır. Böylece, o çevrede yaşayanlar, Kent konseyi üyelerine yaşadıkları sorunlar ve çözüm önerilerini aktarabilmelidir. Kent konseyi toplantıları en geniş katılımın sağlanabileceği yer ve zamanda yapılmalıdır. Bu demokratik platform, yeterince önemsenirse, kent yöneticileri için en önemli veri bankası durumuna gelir. Kentte yaşayanların zihinlerini okumak yerine, onların taleplerini doğrudan duymak ve görmek için de doğru bir iletişim ortamıdır. Yöneticilerin başarısı için açık bir kılavuzluktur.
8 Ekim 2006 yılında çıkarılan Kent Konseyi Yönetmeliği’ne göre, en geç 1 yıl içerisinde belediye olan tüm il, ilçe ve beldelerde, o yerin Belediye Başkanları tarafından Kent Konseylerinin oluşturulması ve toplanılması öngörülüyordu. Ülke genelinde kent konseylerinin bir kısmı hâlâ toplanamadı. İstanbul’da 39 ilçenin 35’inde kent konseyi kuruldu ve faaliyetlerini sürdürüyor. 3 ilçede ise hazırlıkları devam ediyor.
Büyükçekmece’de ise kent konseyinin kurulması bir yana, hâlâ bu konuda kamuoyuna yansımış herhangi bir hazırlık yok.
1992 yılında Rio de Janeiro’da gerçekleştirilen “Yeryüzü Zirvesinin” kararlarından olan Yerel Gündem 21(G21), kalkınma ve çevre arasında denge kurulmasını hedefleyen “sürdürülebilir gelişme” kavramının yaşama geçirilmesine yönelik, küresel uzlaşmanın ve politik taahhütlerin en üst düzeydeki ifadesi olan bir eylem planıdır. Çevre sorunları, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele amacıyla oluşturulan kent konseylerinin üç ana ilkesi “Sürdürülebilirlik”, “Yönetişim” ve “Hakçalık”tır.
“Çevre dediğimiz şey, insanların eylemlerinden, ihtiraslarından, ihtiyaçlarından apayrı bir küre olarak düşünülemez” (Brundtland (*)). G21’de özellikle yoksulluk ve gelir dağılımı üzerinde durulmaktadır. Çevre sorunları, yoksulluk ve eşitsizlik kent konseyinin ana konusu olan G21’in temel kaygılarıdır.
Büyükçekmece Kent Konseyi derhal, zaman geçirilmeden hayata geçirilmelidir. Bu platform, Büyükçekmece’nin eşitlikçi bir anlayışla, birlikte yönetilen ve sürdürülebilir gelişme sağlanabilen bir yer olması için “yaşayanların ortak aklı” konumuna getirilmelidir.
Kent konseyi aracılığıyla, daha yaşanılır bir kent oluşturmak için önerilerin olgunlaştırılıp, uygulayacak muhataplarına iletileceği çalışma grupları, gençlik ve kadın meclisleri ve yürütme kurulları oluşturulmalıdır. Yönetişim, saydamlık, hesap verebilirlik, katılım, çalışma uyumu, yerelleşme ve etkinlik gibi kriterlere dayanan, çok aktörlü ve toplumsal ortaklıklara dayalı yönetim anlayışı hayata geçirilmelidir. Şehrin geleceğini rant ekonomisine bağlı müteahhitler değil; mimarlar, şehir plancıları ve o şehrin yaşayanları yani gerçek sahipleri belirler, kentli de gerçekten geleceğine sahip çıkarsa, kent konseyi de verimli bir şekilde çalıştırılır.
Büyükçekmece’nin gündelik sorunlarına ortak akılla belirlenmiş bir vizyon ışığında bakarak, “Büyükçekmece’yi deprem ve toprak kayması tehlikesine karşı can ve mal güvenliği olan bir yerleşim bölgesi haline nasıl getirebiliriz?” sorusuna cevap için çalışma grubu kurulmalıdır. “Su havzaları ve özellikle Büyükçekmece gölü nasıl korunmalı, hastane sorunu nasıl çözülmeli, yat limanı Büyükçekmece’ye ne yarar sağlar, neler götürür” gibi sorunlar muhataplarınca tartışılmalıdır. Büyükçekmece’nin çevre sorunları, sağlık sorunları, esnaf sorunları, engelli sorunları, trafik sorunları meslek odalarıyla, sivil toplum örgütleriyle masaya yatırılmalıdır.
Yaşadığımız ilçenin, yaşayanlarının yönetime katıldığı, sürdürülebilir ve eşitlikçi kalkınmanın sağlandığı bir kent olması için herkes taşın altına elini koymalıdır.