Dekolte tacizi haklı kılar mı?
Talihsiz bir açıklamayla adını ülkeye duyurdu İlahiyat Profesörü Orhan Çeker... Açıklama çok netti: 'Dekolte giyen kadın tacize uğrarsa erkek kadar suçludur!' Gelen tepkilerden ötürü bir miktar yumuşatıldı ama bakış açısını değiştirmeyi nasıl başaracağız diye yüreğimize ateş düştü yeniden ve yeniden başa döndük... Vazgeçmek, pes etmek yok, Profesör Çeker'in açıklamasının ardından seslerini birleştiren kadınlar bir bir tepkilerini dile getiriyor... Gazeteci, yazar, hukukçu ve psikiyatr kadınlara sorduk, 'Sizce dekolte tacizi haklı kılar mı?'...
Güçsüze karşı uygulanan bir şiddettir - Avukat Aydeniz Alisbah Tuskan
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezinden Sorumlu Yön. Kur. Üyesi
Cinsel suçlar TCK 6. bölümde 'Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar' başlığı altında düzenlenmiştir. Kadın, suç unsuru olarak gösterilemez. Irza geçmeye yol açan faktörlerin eğitimle doğrudan ilişkisi vardır. Ayrıca insanı hayvandan ayıran özelliklerden biri de nefis terbiyesidir. Kadının kıyafetinden dolayı yargılanması ve suç unsuru olarak gösterilmesi yanlıştır. Bu mesaj, kadınları baskı altında tutmak içindir.
Toplumda kadına karşı cinsiyetten dolayı yapılan her türlü ayırımcılığın kaldırılması ve bununla ilgili olarak mücadele edilmesi ve toplumda kadının güçlendirilmesi gerekiyor. Psikolojik rahatsızlık, eğitimsizlik ve insanların cinsel doyumsuzluğu, tecavüz gibi olaylara neden olabiliyor. Aynı zamanda kuvvetlilerin güçsüzlere karşı uyguladığı bir şiddet türüdür tecavüz. Mağdur olan da genelde kadındır. Erkekler dillendiriyorlar bu konuları çünkü toplumun her kesiminde erkek egemen anlayış söz konusu. Din-gelenek-adet-töre diye kadınlar baskı altında tutularak kontrol ediliyor. Cinsiyete dayalı büyük bir ayırımcılık yapılıyor. Ortada eşitliğe aykırı bir durum var.
Kadının yaşama amacı erkeği tahrik etmek mi? - Meltem Arıkan / Yazar
Tecavüz eylemi kadına rağmen yapılan bir eylemdir. Size rağmen yapılan bir eylemin haklılığı olabilir mi? Irza geçme eylemini kadının tetiklediği savı ne yazık ki kadın nefretinden ve kadın korkusundan ve kadını korkutarak yönetme biçiminden doğan bir söylemdir. Bu zihniyetin aslında vurguladığı kadının, kadın bedeninin her şekilde suçlu olduğudur. Irza geçmeye yol açan faktörlerin eğitimle doğrudan ilişkisi ne yazık ki yok. Bu sorun eğitim sorunu değil erkeklerin erkek olamama sorunudur.
İlahiyat Profesörü Orhan Çeker'in yaptığı açıklamaya göre kadın suçludur. Kadının yaşam amacı erkeklerin tahrik olmamasını sağlamaktır... Erkeklere gelince onların aklı, fikri ve iradesi yoktur. Dekolte giyen kadın gördükleri anda tahrik oldukları ya da olacakları için zavallı erkelerin tecavüzden başka şansı yok mudur? İradesiz erkek, suçlu kadın! Bir erkek eğer dekolte karşısında bile kendine hakim olamıyorsa bu sapkınlıktır. Erkek sapkın, suçlu kadın!
Bu açıklamanın alt metni tam da bu noktaya geliyor. Suçlu kadın, suçlu kadın bedenini örtmeli ki erkekler rahat etsin. Tecavüz ediyorlar çünkü erkekliklerini ancak kendilerinden güçsüz, onlara karşı çıkamayacak kişiler üzerinden ispat edebiliyorlar. Kadınlardan nefret ediyorlar, kadınlardan korkuyorlar. Seks onlar için ancak kadına rağmen olursa onlar erkek olabiliyor. O kadar korkak ve zavallılar ki... Kadınların ne giydiği bu kadar tartışılırken Türkiye'deki ensest gerçeği söz konusu olunca neden herkes suspus oluyor?
Şunu merak ediyorum; kadınların ne giydiği mi yoksa evlerinde en güvendikleri kişiler tarafından hayatları yok edilen çocuklar mı daha önemli? Erkekler için tecavüz bir malı elde etmek gibidir.
Kadın maldır. Erkekler ısrarla tecavüzün kadına rağmen bir eylem oluğunu anlamak istemezler. 'Ona tecavüz edildi' ile 'Ona rağmen bedeni zorla kullanıldı' arasındaki fark kadın ve erkeğin tecavüzü algılaması arasındaki farkı çok iyi anlatıyor bence...
KADININ BEDENİ KENDİNE AİTTİR
Kadınların bedenleri kendilerine aittir. Ne giyeceğine, nasıl duracağına, nasıl oturup kalkacağına kadın karar verir. Kadınların bedenleri üzerinde ne hakimlerin, ne psikiyatrların, ne kocaların, ne babaların, ne devletin, ne de ilahi güçlerin söz söylemeye hakkı yoktur. Erkekler bu gerçeği kabul edebilirlerse eğer ancak o zaman tecavüzün bir kadın için ne anlama geldiğini anlamaya başlayabilirler ve 'kadınların tecavüz fantezisi vardır' diye kendi beyinlerinin ürünü sanal gerçekliklerle kendilerini kandırmayı bırakabilirler.
Irza geçme eylemini kadın tetiklemez - Dr. Neslim Güvendeğer Doksat
Çocuk ve Ergen Psikiyatrı
Kadının dekolte giymesi tamamen hür iradesi, beğenisi ve isteği sonucundaki kendi seçimidir. Kadının kıyafet seçimi bir erkeğin ona tecavüz etmesini hiçbir şekilde haklı kılmaz. Irza geçme eylemini de kadın tetikleyemez. Böyle bir zihniyet, kadını sadece cinsel obje yerine koyarak aşağılayan, ezen, erkeği kadından üstün gören seksist bir zihniyettir.
İlahiyat Profesörü Orhan Çeker'in yaptığı açıklama, bir ilahiyat profesörünün temsil etmekte olduğu ilim namına kabul edilemez. Teoloji (ilahiyat), din adına fetva veren değil, dini inceleyip araştırma yapan bir bilim dalıdır. İslamiyet'te ruhbanlık sınıfı olmadığından, kimse fetva veremez. Dolayısıyla kadını aşağılamayı içeren böylesine söylemlerin bir ilahiyat profesörünün ağzından çıkması etik ve moral açıdan kabul edilemez.
SAPKIN BİR DAVRANIŞTIR
Tecavüz eylemi sapkın bir davranıştır. Bunu gerçekleştirecek olan zihniyet hastalıklıdır. Dolayısıyla da kadının giyim şekli tesettürlü olsun, dekolte olsun, yaşı genç yahut yaşlı olsun fark etmez. Böyle bir açıklama, kadınları hayat tarzına göre kategorize eden, ötekileştiren, kadın cinsiyetini aşağılayan ve ezen bir yaklaşımdır. Çocukluğunda cinsel taciz veya tecavüze maruz kalmış olan kişilerin ileride başkalarına tecavüz etme eğilimlerinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Tecavüz eylemini gerçekleştirenler genellikle psikolojik sorunları olan, dağılmış ailelerde yetişen, hayatta başarısız ve yalnız olan, güç kontrolünü böyle bir eylem üstünden elde etmek isteyen kişilerdir. Kişi tecavüz edecekse, hastalıklı zihniyetinin özelliğine göre çocuklara (pedofili), hayvanlara (zoofili), kapalı veya açık giyinen kadınlara, gençlere veya yaşlılara da bu eylemi gerçekleştirebilir.
Bu açıklama, erkekleri küçültüp aşağılıyor - Seda Kaya Güler / Gazeteci, yazar
Dekoltenin tacizi haklı göstermesi gibi bir açıklamaya katılmak mümkün değil. Bu bağnazlıktır, geri kafalılıktır, hadsizliktir, kendini bilmezliktir. Bu açıklamayı yapanın profesör olması fark etmez, yılbaşında genç kızlara tacizde bulunan sokaktaki erkeklerden bir farkı yok çünkü. Gözümde aynılar benim, nasıl böyle bir açıklama yapılabilir aklım almıyor? Kadın dekolte giyebilir, ne isterse giyer ve nerede ne giyeceğini de iyi bilir. Bilmiyorsa da güler geçersiniz. Dekolte giyindi diye saldırmak mı gerekiyor? Ne yani erkek dekolte giymiş bir kadın görüyor ve saldırıyor öyle mi? İyi bir Müslüman, nefsine hakim olandır. İyi bir Müslüman toplum, erkeklerini eğitmelidir. Erkek göğüs, bacak, dekolte görünce kendini kaybediyorsa ortada ciddi sorunlar var demektir. Bu açıklama bana kalırsa kadınlara değil ama erkeklere hakarettir. Erkekleri küçültmektir ve aşağılamaktır. Dekolte olmasın, sonra kollar görünmesin, ardından dudak ve saçlar görünmesin mi diyecekler merak ediyorum? Çarşaf giyen bir kadının vücut hatlarını görmek de mümkündür ama bu insanın nasıl baktığı ile alakalıdır. Erkek evinde iyi bir eğitim almadıysa eğer, büyüdüğü zaman kendini eğitir, kendi aklı yok mu? Erkeklerin bakışı maalesef bu, ilahiyatçı da olsa, yönetici de olsa, yurtdışında okumuş da olsa işte budur... Yapılması gereken erkekleri eğitmektir, mutlaka nefislerini terbiye etmelidirler.
Son 5 yılda cinsel saldırılarda yüzde 30 artış var - Av. Hülya Gülbahar
Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu
Kimse, kimsenin (dekolte olsun olmasın) kıyafeti nedeniyle tecavüze, tacize, fiziksel ya da sözel şiddete uğrayabileceğini, uğraması gerektiğini savunamaz. Kadınların kıyafetlerinin siyasal ya da dinsel tartışma konusu haline getirilmesi; kadınların erkekler tarafından çizilen sınırlar içinde giyinmedikleri takdirde, şu ya da bu şekilde cezalandırılması gerektiğinin savunulması, Türkiye hukuk sistemi içinde bile düşünülemez. Tecavüz, kadınlara karşı şiddetin en uç biçimi ve bir insanlık suçudur. Bu suçun nedeni olarak (kıyafeti, davranışı, bulunduğu mekan vb. nedenler gerekçe gösterilerek) kadınları göstermek, tecavüzü meşru kılmaya çalışmak demektir. 'Kadınların yaşadığı sorunların nedeni olarak, kadınların kendisini' göstermeye çalışan cinsiyetçi ve bildik bir stratejidir. Bu görüşün üniversitelerde dersler veren profesörler tarafından savunulması ise, sadece bir disiplin soruşturması ile geçiştirilemeyecek kadar, profesörlük unvanının tartışılmasını gerektirecek kadar ağır bir suçtur.
Tecavüz, erkeklerin sadece kadınlar üzerinde değil, tüm bir toplum üzerinde egemenlik kurma araçlarından biridir. Kadına karşı şiddetin tüm biçimlerinde olduğu gibi, tecavüzde de eğitimli/eğitimsiz erkek farkı yoktur.
Türk Ceza Yasası uyarınca tecavüz, ağır bir suçtur. Kamu davası olarak görülür. Tecavüze maruz kalan kadınların 'şikayet etmeleri makul değildir' demek, şikayetçi olmamalarını istemek, yasa tanımaz bir anlayıştır. Yasaların hiçe sayılması için yapılan bir çağrıdır.
KENDİNİ AKLAMANIN UCUZ BİR YOLU
Erkekler, bir yaşındaki öz çocuklarından, 80 yaşındaki komşularına kadar her yaştan kadına tecavüz etme hakkını kendilerinde görüyorlar. Kıyafet ve benzeri nedenlerle 'tahrik etti' iddiaları, kendilerini aklamak için oldukça 'ucuz' bir bahane... Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tecavüz ve taciz gibi cinsel saldırı suçlarında son beş yılda yüzde 30 artış meydana geldi. 2005-2010 yılları arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırıdan mağdur oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı'ndan alınan bilgilere göre 2010 yılının ilk 7 ayında cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar kapsamında 478 kadın tecavüze uğrarken, 722 kadın taciz edildi. Aile içi şiddet kapsamında 6423 kadın şiddete maruz kalarak hastanelik oldu. (Doğan Haber Ajansı, 15 Ağustos 2010)...
Keşke kadınlar kategorize edilmeseler - Sibel Eraslan / Gazeteci, yazar
Tecavüz veya taciz, herhangi bahaneyle mazur görülmeyecek suçlardır. İnsanın iradesi dışında, zorla mahremiyetini ihlal eden bu açık şiddete kadın ve çocuk hakları konusunda duyarlı bir yazar olarak elbette karşı çıkıyorum. Tahrik meselesinin tecavüz suçunu tevil edebileceğini düşünmüyorum asla. Keşke kadınlar; örtünmeleri veya dekolteleri üzerinden kategorize edilmeselerdi, insanlıklarıyla var olma gerçekleriyle saygın bulunabilselerdi. Prof. Çeker de, bir ilahiyatçı olarak Kurani hassasiyetleri olan bir kimsedir diye düşünüyorum, yanlış anlaşılmıştır muhtemelen söyledikleri.
Dekolteyle değil beyinle alakalıdır - Almula Merter
Yönetmen, oyuncu, yazar
'Oha' kelimesini kullanmayı sevmem ama galiba burada yerinde bir kelime olacak. Hangi ilkel beyin böyle bir yorumu getirebilir ki? Hoş hala bazı hayvanlar kullanılarak halvet yapılan bir ülkede çok şok etkisi yaratmadı tabii. Ben aile içi şiddeti işlediğim bir oyun araştırması yaparken üst düzey bir profesörün 6 aylık kızına tacizini duydum. O profesör gerçekten kutsal kitaba hakim olup doğru anlasaydı, Nisa Suresi'nde kadının aşağılanmak yerine yüceltildiğini görürdü... Bence trajik bir kaza geçirdi bu açıklamayla. Onun mantığından bakarsan yasaklar daha çok cazibeyi artırır. Tecavüzün açık-kapalı diye bir ayrımı olamaz, her şekilde gerçek bir sapıklık göstergesidir ve yapanı da yorumlayanın da beynini formatlamak lazım. Bu sadece dekolteyle ilgili bir durum değil, bu insan beyninin aç olmasıyla ilgili... Bu da sapıklık diyebileceğimiz hastalıklara yol açıyor. Tecavüzcünün hadım edilmesi konusunda önerilen yasa tasarısı için ben yüzde 1500 evet diyorum.
Dekolte giyersen tacize katlanırsın! - Oya Baydar / Yazar
Tecavüzün istatistiğiyle, psikolojisiyle, hukuki yanıyla uzmanlar ilgilenmeli kuşkusuz; ben sorunun temelindeki zihniyet yapısına değinmek istiyorum. Bir ilahiyatçı profesörün tartışmayı başlatan sözleri, özünde bastırılmış ilkel cinsel dürtüleri açığa çıkaran, kimi zaman dinsel referanslarla kimi zaman muhafazakar ahlakçılıkla beslenen erkek iktidar zihniyetinin dışa vurumundan ibarettir. Bugün, 'Dişi köpek kuyruğunu sallamazsa erkek köpek arkasından gitmez' anlayışının bir profesörce dillendirilmesiyle karşı karşıyayız. Dün, çok modern, çok Batıcı ve laik bir köşe yazarının Defne Joy Foster'in ölümü üzerine yazdığı o acımasız 'Su testisi su yolunda kırılır' yazısını okuduk. İlahiyatçı profesör tekil vaka olsaydı ya da kimilerinin iddia ettiği gibi sadece toplumun dindar-muhafazakar kesiminin ahlak anlayışı ve bakışını yansıtsaydı, durum o kadar vahim sayılmazdı. Kimileri içlerinden geçirdiklerini açıkça dile getirmeye cesaret edemeseler de, bu zihniyet toplumun bütün kesimlerinde güçlüdür. Bir televizyon programında, kendilerine konuyla ilgili soru yöneltilen 'modern, laik' kadınların, genç kızların çoğu da ilahiyatçı profesörün 'Sen dekolte giyinirsen, tacize de tecavüze de katlanırsın!' yollu sözlerini destekliyorlardı. Bu anlayış, kadını cinsel nesne ve mal sayan, namusu bacak arasında arayan, erkeklik organlarını beyinlerinde taşıyanların ahlak anlayışıdır ki erkek egemenliğini dini ve töresel dayanakları kullanarak sürdürmeye çalışır. 'Kızını dövmeyen dizini döver'den başlar, namus cinayetine varır. Sağcısıyla solcusuyla, köylüsüyle şehirlisiyle, kadınıyla erkeğiyle toplumun yaygın kesimlerinin ortak paydası olan bu muhafazakarlık bireyin özgür ahlaki seçiminin gelişmediği geleneksel toplumlarda köklüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.