Silivri Demokrasi Platformu Bileşenleri’nden SOMA bildirisi
“Yüzümdeki Yüzkarası Değil, Kömür Karası, Yüreğimdeki Ekmek Kavgası”
başlığıyla dağıtılan bildiride Şöyle denildi.
İşçiler Emekçiler;
Büyük acılar içindeyiz. Gün geçmiyor ki iş kazası adıyla iş cinayetlerine kurban edilmiş yurttaşlarımızın acı haberleri gelmesin. Gün geçmiyor ki madenlerde, taşocaklarında, inşaatlarda, elektrik sahalarında kötü iş ortamlarında çalışmaya zorlanan işçi ve emekçilerin kara haberleri gelmesin. Daha dün Marmara Park’ta yanan işçilerin acısı soğumadan, üçüncü köprü inşaatında yüzlerce metreden yere çakılanların, tersanelerdeki iş cinayetlerinin hesapları sorulmadan… daha dün Silivri’de Kınalı'da bir otomobil parça fabrikasında yaşamlarını kaybedenlerin bedenleri soğumadan Soma’dan gelen haberle sarsıldık, vicdanlarımız kanadı.
Yine bildik hamaset devreye girdi. Etkili ve yetkili çevreler sorumluluklarını ve ihmallerini gizlemeye çalışıyorlar. Yüzlerce maden işçisinin ölümünü "kader" olarak tanımlamaya çalışıyorlar. Daha öncekilerde olduğu gibi.
Hayır, bu ne takdir-i ilahi ne de kaderdir. Bu ekmek uğruna onurlu bir yaşam uğruna, uzun mücadeleler sonucunda kazanılmış haklarımızın yok sayılmasının sonucudur. Hak isteyenlere, özgürlük isteyenlere tomalarla, gaz bombalarıyla, coplarla, işkenceyle öldüresiye saldıran faşist uygulamaların sonucudur. Özelleştirmelerin, taşeronlaştırmanın sonucudur. İş ve işçi güvenliğinin, işçi sağlığının yok edilmesinin sonucudur.
Bu hak gasplarının savunucusu AKP ve önceki iktidarının siyasi uygulamalarının sonucudur.
Hükümetler "Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"nin" imzalamaktan kaçınıyor. Çünkü onlar için işçi hayatının bir değeri yok. Onlar için işçinin bir makine parçasından ne farkı var ki? Sİz hiç iş cinayetlerinden sorumlu tutulup ceza almış işveren gördünüz mü?
Onlar için önemli olan daha fazla üretim, daha fazla katmadeğer ve daha çok kardır. Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Yüzlerce, binlerce işçinin hayatı pahasına da olsa.
Soma'da ve diğer işyerlerinde iş cinayetlerinde ölenlerin sorumlusu kimdir? Sorumlu patronun cebine daha fazla para girsin diye işçileri 10-12 saat çalışmak zorunda bırakanlardır.
Kamu işyerlerini özelleştirenlerdir. Halkın vergisiyle yapılan fabrikaları patronlara peşkeş çeken iktidarlardır.
Kadrolu, güvenceli çalışmayı kaldıran taşeron sistemini kuran yasaları çıkaranlardır. İşçinin, emekçinin örgütlenmesini adeta yasaklayanlardır. Ya sendika, ya kapı diyen paragöz işverenler ve egemen siyasi destekcileridir.
İşçi sağlığını ve iş güvenliğini maliyet olarak gören acımasız sömürgenlerdir.
İktidar ve işveren yanlısı sarı sendikalardır. İş cinayetlerinin ve işçi katliamlarının sorumlusu bunlardır.
Ne yapmalı?
* Örgütlenmenin önündeki yasal engeller sınıf mücadelesi ile aşılmalıdır.
* Tüm emekçiler başta işçi sınıfı olmak üzere sarı sendikalardan değil gerçek sınıf sendikalarında örgütlenmelidir.
* İş güvenliği ve işçi sağlığı işçilerin kendi örgütleri tarafından denetlenmelidir.
* Siyasi iktidarların ve işverenlerin uluslararası sözleşmelere uymaları için örgütlü mücadele verilmelidir.
* Bütün işkollarında hak gasplarının önlenmesi için dayanışma ve işbirliği yapılmalıdır. Ortak mücadele örgütlenmelidir.
* "Soma işçi katliamı" sorumlularının yargı önünde hesap vermesi ve cezalandırılması için ortak mücadele verilmelidir.
Yaşasın işçilerin birliği. Yaşasın dayanışma. Yaşasın iş-ekmek mücadelemiz.
Acınız acımız, mücadeleniz mücadelemizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.