POLİTİKACILAR OYUN OYNUYOR!

POLİTİKACILAR OYUN OYNUYOR!
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyanın hemen her yerinden 500’den fazla belediye başkanının katılımıyla Meksika’nın başkenti Mexico City’de 11’ncisi gerçekleştirilen ‘Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi’nde konuştu. Yerel yönetim deneyimlerini katılımcılara akta

HABER MERKEZİ

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyanın hemen her yerinden 500’den fazla belediye başkanının katılımıyla 11’ncisi gerçekleştirilen “Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi”ne davetli olarak, Meksika’nın başkenti Mexico City’e gitti. İmamoğlu, zirvenin, “Demokrasiyi Savunurken” başlıklı oturumuna konuşmacı olarak katıldı. İmamoğlu, oturumda, Bloomberg Philanthropies'de Kamu İnovasyon lideri olarak görev yapan James Anderson’un sorularını yanıtladı.

Yüzde 100 şeffaflık

“Askıda Fatura nedir ve neyi başarmayı amaçlar?” sorusu sorulan İmamoğlu, “Askıda Fatura platformumuz, vatandaşların vatandaşlara yardım ettiği, dayanışma belediyeciliğimizin özünü temsil ediyor. Pandeminin ilk yılında hayata geçirilen platform, İstanbul'daki hanelerin yüzde 25’inin elektrik faturalarını ödeyemedikleri için sosyal yardım başvurusunda bulunmasıyla başladı. Şehir, sosyal yardım bütçesini üç katına çıkardı, ancak yine de talebi karşılayamadı. Bu yüzden, eski bir geleneğe döndük ve insanların birbirlerine yardım etmelerine yardımcı olduk. Belediye, ihtiyaç sahiplerini belirlemek için kaynaklarını kullandı ve hane geliri 100 doların altında olan aileleri belirledi. Faturalarını yüklediler ve bağışçılar bu faturaları karşıladı. Hem bağışçılar hem de alıcılar anonimdi. Bağışlar, doğrudan alıcının faturasına ulaştı ve yüzde 100 şeffaflık sağlandı. Bu, bireyler arası dayanışma eylemi, basit ve etkili. İnsanların, ihtiyacı olan komşuları için fazladan bir somun ekmek için ödeme yaptığı, ‘askıda ekmek’ adlı eski bir Anadolu geleneğini yansıtıyor” dedi.

Üç temel ilke var

İmamoğlu, “İstanbul Modeli, kentteki önceliklerinize ve eylemlerinize nasıl rehberlik ediyor?” sorusunu ise “İstanbul Modeli, üç temel ilke üzerine kuruldu; dayanışma, kalkınma ve refah. Bu ilkeler, uyguladığımız her politikaya rehberlik eder. İlk ilkemiz dayanışma. İstanbul Modeli ile şehir yönetimi ve 32 belediye şirketi, kent sakinlerinin ihtiyaçlarına öncelik vermektedir. Bu yaklaşım; göç, yoksulluk ve eşitsizlik gibi karmaşık sorunlarla mücadele ederken yaratıcı, adil ve yeşil bir şehir inşa eder. Dayanışma ilkesi aynı zamanda Askıda Fatura platformu gibi vatandaş platformlarının kolaylaştırılması anlamına da geliyor. Modelin ikinci ilkesi ise kalkınma. Odak noktamız, eşitlikçi ve akıllı kentleşme. Metro hatlarını uzatmak, otobüs ve deniz hatlarını iyileştirmek ve yetersiz hizmet alan bölgelere hareketlilik getirmek için önemli yatırımlar yaptık. Ayrıca yeşil alanları genişleterek, herkesin doğaya erişimini sağlıyoruz. Halihazırda 6 şehir ormanı da dahil olmak üzere, toplam 13 milyon metrekare yeşil alan açtık. Şehirler için, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sembolü olan 22 yeni kamusal meydan yarattık” şeklinde cevapladı.

Muhalefeti susturuyorlar

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Demokrasinin ve küresel barışın tehdit altında olduğu bir dünyada, şehir liderliği nasıl kritik bir fark yaratabilir?” sorsuna verdiği cevapta ise “Günümüzün otoriter politikacıları, artık çok iyi bilinen bir oyunu oynuyorlar. Toplumsal bölünmeleri istismar ediyor, demokratik kurumların altını boşaltıyor ve muhalefeti susturuyorlar. Bu oyun, sadece ulusal sınırlar içinde oynanmıyor. Dış düşmanlar yaratarak ve uluslararası çatışmaları körükleyerek, güç üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmayı hedefliyorlar. İstanbul’un bugün yüzleştiği zorlukların nedeni, sadece ülkede gittikçe artan otoriter sistem değil, otoriter liderlerin bölgesinde yayılmış olması. Suriye’deki iç savaş, 12 milyon insanı yerinden etti ve bu insanların çoğu Türkiye’ye sığındı. Ukrayna’daki ve Gazze’deki savaşlar, bölgede milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açarak, insani krizleri daha da derinleştirdi. Suriyeliler, Ukraynalılar ve diğerleri, sığınacak yer ararken, İstanbul, bir kez daha yaşanan insani krizin ön cephesinde. Oysa bu kriz, İstanbul ve Türkiye’nin tek başına omuzlayamayacağı kadar büyük. Şehirler, göç ve mülteci krizinden doğrudan etkilenmektedir. Ancak küresel politikaların şekillendirilmesindeki rolleri çok sınırlıdır. Bu nedenle belediye başkanları, karar alma sürecini etkilemek için daha fazla iş birliği yapmalıdır” ifadelerini kullandı.

Atatürk'ü örnek gösterdi

“İnsan hakları ve adalete inanıyorsak, insani krizler nerede yaşanırsa yaşansın, aynı kararlılıkla tepki göstermemiz gerekmektedir” diyen İmamoğlu, “Ne yazık ki, her zaman aynı kararlılıkla tepki gösterilmemektedir. Ve bu yüzden, liberal demokrasi zemin kaybediyor ve pek çok insan, küresel sistemin kendisini yüzüstü bıraktığını düşünüyor. Siyasi partimin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ulusal liderleri, 'Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir' diye uyarmıştır. Onun herkesçe bilinen 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' sözü, benim için hala yol gösterici bir ilkedir. Demokrasi ve küresel barışın tehdit altında olduğu bir dünyada, şehir liderleri seslerini duyurmalı, barış ve iş birliği için inisiyatif almalıdır. Biz, İstanbul ve ötesinde, tam da bunu yapıyoruz” açıklamasını yaptı.

POPÜLİZM YENİDEN

TANIMLANMALI!

Katılımcı belediye başkanlarına tavsiyede bulunan Ekrem İmamoğlu, “Küresel demokrasi krizini ele almak için, liberal ve sosyal demokrasilerin geleneksel yaklaşımlarının ötesine geçmeliyiz. İnsanları, gerçekten siyasetin merkezine yerleştiren, yeni bir vizyona, yıpranmamış bir dile ve yenilikçi bir liderliğe ihtiyacımız var. Ben, bu yaklaşımı, ‘demokratik halkçılık’ olarak adlandırıyorum. Yani kötü bir üne sahip olan popülizmin yeniden tanımlanması. Bu liderlik biçimi, bölünme ve eşitsizlik yerine kapsayıcılığı, adaleti ve tüm gruplara saygıyı vurguluyor. Otoriter popülistler, toplumsal bölünmeleri ve eşitsizliği istismar ederek büyüyorlar. Bizim yaklaşımımız ise adaleti teşvik eden sistemler inşa etmek olmalı. Toplum dışına itilen grupların saygı gördüğü ve tanındığı, kaynakların ve fırsatların adil bir şekilde yeniden dağıtıldığı sistemler oluşturmalıyız” dedi. İmamoğlu, “İşte bu nedenle, ‘3R’ sloganını benimsiyorum: Saygı duy, tanı ve yeniden dağıt. Dayanışma, kalkınma ve refaha odaklanarak, demokrasinin sadece hayatta kaldığı değil, aynı zamanda geliştiği şehirler ve nihayetinde toplumlar yaratabiliriz. Bu yüzyılın, şehirler yüzyılı olacağına inanıyorum. Şehirler, en acil küresel sorunlara çözüm bulmak için en uygun yerlerdir. Şehirler, demokrasiyi savunmak ve güçlendirmek için en uygun yerlerdir. Ve belediye başkanları olarak biz, bu sorumluluğu üstlenmeli ve hem yurtta hem dünyada daha iyi yarınlar için değişimin öncüleri olmalıyız. Tam da bu yüzden aranıza katılmaya geldim” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.