'Sağlık felaketiyle karşı karşıyayız'
Gökçe; “Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili aynı zamanda ülke topraklarının her karışında adeta su fışkıran, bir zamanlar nehirleri tertemiz gürül-gürül akan orta doğuda nerdeyse su savaşlarının
çıkması ve bu savaşında ülkemiz üzerinde adeta kara bulutlar gibi dolaşması ve tüm ülkelerin gıptayla baktığı 21. y.y da petrolü olarak gösterilen suyun geldiği nokta çok iç acıtan bir durum arz etmektedir.
Zehir’i parayla satın alıyoruz
Ülkemizde suyu parayla satın alır hale geldik hatta paramızla zehir satın alır hale geldik. Nehir kirlendi bu kirlilik yer altı sularına da karıştı. Çünkü çarpık kentleşme seçimi kaybetme kaygıları adam kayırmacılık dere ve göl kenarına yapılan fabrika ve binalarla suyu kirlettik. Bu kirlettiğimiz suyu da parayla satın aldık. Yani zahiri parayla satın almak zorunda kaldık.
Vatandaş damacana su temizdir inancıyla para verip su almaya başladı devletin işi sıkı tutmaması aç göz insanların para hırsıda birleşince merdiven altı üretimler aldı başını gitti. Hortumu toprağa saplayan damacana su satmaya başladı. Teknolojinin ileri düzeyde olduğu günümüzde teknolojik imkanlar kullanma ihtiyacı bile duyulmadı çünkü bu teknolojiyi almak için biraz para harcamak gerekiyor: Oysa hortumu suya saplayıp su satmak varken neden para
harcasın uyanık gözde girişimciler, devlet burada işi sıkı tutmadı denetimler yapılmadı iş bu safhaya geldi. Dört tarafından gürül, gürül su akan bir ülke su satın alır hale geldi ise vay halimize. İnsan vücudunun üçte ikisi sudur yani suyun bu kadar önemli ve değerli olmasına rağmen, biz hep değersiz önemsiz görmüş kıymeti bilmemiştir.
Suç’ları işleyenler yargı önüne çıkarılmalı
Devlet suyu kirleteni affetmemeli en ağır yaptırımları uygulamalıdır. 114 bayii pis su satmaktadır. Bu rakam azımsanacak bir rakam değildir korkunç bir rakamdır ülkemiz 81 ilden oluştuğuna göre nerdeyse il başına 1,5 oranında bayii düşmektedir yani her il zehir içmektedir. TCK 185. mad. Ve devamında Kamu Sağlığına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiş olup bu suç’ları işleyenler yargı önüne çıkarılmalı ve gerekli cezalar verilmelidir.
Biz tüketiciler 4077 Tüketici Koruma Kanunu çerçevesinde ve aynı zamanda ceza kanunu yönünden de gerçek manada korunmuş olalım. Yoksa iş vicdanlara havale edilirse su kuyrukları kaçınılmaz olacaktır.
Denetlemeler sıklaştırılmalı
Vatandaşımıza sesleniyoruz parayla satın aldığımız suyumuzu bu kadar kirletenlerden bu suyu almayalım. Bakıyoruz ki ismi deşifre olan sular bile sokak aralarında satılmaya devam ediyor. Yalnız su değil yediğimiz gıdaların birçoğu sağlıksız hormonlu ve kanserojen içermektedir. Bununla beraber sağlığımız risk altındadır. Sağlık Bakanlığı ve yetkili denetmenler sıklaştırmalı ve bu işin peşini bırakmamalıdır. Aksi takdirde sağlık felaketiyle karşı karşıyayız” diyerek haklı uyardı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.