Utku Kızıltan
Çelebi’nin kefalleri
Karadeniz'den gelen baraj haberlerinden içim sıkılıyor. Ömürleri en fazla bir insan ömrü kadar olan barajlar için, doğanın binlerce yılda yarattığı doğal zenginliği, biyolojik zenginliği yok ediyoruz. Önüne set koyup biriktirdiğimiz sular altında kalan bitkilerin çürümesi, hareketsiz kaldığı için oksijeninin tükenmesi canlıların yaşamına son veriyor. Evet, ülkemizin artan enerji ihtiyacına sebep yapılıyorlar ama her derenin önüne set çekmek, tünele sokup başka bir yere götürmek akıllı işi değil. Kayıp ve kaçakları yok edecek başkasının kullandığını başkasına ödetmek de adil değil. Nehirler ve balıkları konusunda inceleme yapan Süha Umar'ın bir yazısında beni doğruluyor. Şöyle anlatalım, Sakarya Nehri'nde sazanlar bir metre, yayınlar 100 kilo olurdu. Turnaların haddi hesabı yoktu. Gümüş balığını değil saymaya, tartmaya bile zaman yetmezdi. Sakarya, Eskişehir-Çifteler'den çıkar. Oralar sığlıktır, sazlıktır. Sazanlar, yayınlar, turnalar yumurtlamaya Çifteler'e gelir. Milyonlarca yumurta döker sonra Sakarya'nın aşağısına dönerlerdi. DSİ Sakarya'ya el atıncaya kadar. Şimdi artık balıklar Sarıyar, Gökçekaya barajları arasına sıkıştılar. Çifteler'e ulaşamıyorlar DSİ'nin kapakları yüzünden. Balığa geçit yok Aladağ Çayı, Nallıhan'dadır. Eskiden Sakarya Nehrine akardı. Şimdi Sarıyar Barajına dökülüyor. Köy Hizmetleri üzerine setler yaptı. İlkbaharda gidin göreceksiniz. Binlerce balık gelip burunlarını setlere dayıyor. Çayın yukarısına gidip yumurta dökecekler ama geçit yok. Her yıl milyonlarca balık daha yumurtadan çıkmadan böyle telef olup gidiyor. Bafa'daki doğa faciası Antalya- Oymapınar Barajı, Manavgat Irmağı'nın alabalığını bitirdi. Büyük Menderes Nehri'nin üzerindeki DSİ kapakları da kefalı, levreği.. Ve onlarla birlikte Türkiye'nin en büyük balık yumurtası üretim alanını. Söke'de Özbaşlar'a sorun, geçmişin bolluğunu anlatsınlar size. Şimdilerde Serçin köylüleri iki balık tutacağız diye birbirlerini boğazlayacaklar.
Yılan balığı nerede?
Kızılırmak dersen içler acısı. Adım başı baraj! Ne balık kaldı ne balıkçılık. Ülkenin kaybı milyonlarca lira. Kimin umurunda. Kayıklar çürüdü, camiler bile sular altında kaldı. Hep söyler, her yerde anlatırım. Büyükçekmece'deki yılan balıklarını. Hani yumurtlamak için gölden çıkıp, Marmara'yı geçip Ege'ye, oradan Akdeniz'e, Akdeniz'i boydan boya geçip Cebelitarık'tan okyanusa çıkıp Meksika Körfezine yumurtalarını bırakan, sonra ergenleşen yavruların tekrar Büyükçekmece'ye dönmesiyle dünyanın en uzun göç yolunu kat eden yılan balıkları barajdan sonra yok oldu.
Çelebi’nin kefalleri
Evliya Çelebi Van Gölü'nün kefalini anlata anlata bitiremez. İnci kefali derelere daha da muhtaçtır. Gölün sodalı sularında yumurtlayamaz. Yakın zamana kadar hangi çaya, dereye gitse Karayolları'nın köprü ayaklarını korumak için yaptığı bir set bulur karşısında. Av ve Yaban Hayatı Vakfı, Karayolları'nı bu setlerin dimdik değil, eğimle yapılması için ikna etmeseydi ve Aplengez Karasu Köprüsünde bunun zor ve masraflı olmadığını göstermeseydi, sadece Türkiye'de yaşayan inci kefali artık dünyada olmayacaktı. Kimse baraj, gölet, bent yapmayın demiyor. Yeter ki uygun yere, yapılması gereken şekilde yapılsın. Balık merdiveni, balık geçidi, balık asansörünü planlarda gösterip yapmak marifet sayılmasın.
Şabut balıkları
İsrail'in kutsal saydığı Şabut balığı (Türkçesi "Bıyıklı balık" Latincesi "Tor grypus", Fırat Nehri üzerinde yapılan barajlar nedeniyle suyun kaynağına çıkamadığı için soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu hükümet tarafından planlanan HES (Hidro Elektrik Santrali) 1700'lere ulaşınca 2010'da küçücük derelere 3-4 HES planlayıp dereleri satanlara karşı Rize, İkizdere'de Türkiye'nin 60 ilinden davet edilen 150 civarında kişiyle "Türkiye su meclisi" toplandı. 3. Gün sonunda 7 kişilik yönetim kuruluna beni layık gören Doğa Derneği, TEMA Vakfı, İkğizdere Derneği ve Macahel Vakfı öncülüğünde toplanan çevreciler bu keyfiliğe son vermek için dava açtılar. Buna rağmen mahkemeden durdurma kararı alınmış HES'ler de dahil Türkiye'nin dört bir tarafında inşaatlar devam etti. Bu yazımda sadece balık yaşamında olanları anlattım. Biyolojik çeşitlilikten, derelerine el konulan halktan, bitkilerden, insanlardan söz etmedim. Gerisini varın siz düşünün. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.