Demokrasi kazandı, tahammülsüzlük kaybetti!


Yaklaşık bir haftadır devam eden Gezi Parkı olaylarında dün olumlu birkaç adım atıldı.
Önce CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun köşke çıkarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü görevini yapmaya davet etti. Gül, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı köşke çağırarak bazı talimatlar verdi.
Arınç bu görüşmeden sonra yaptığı açıklamada; ‘Ben, çevre duyarlılığı için haklı tepkisini ortaya koyan ve bunun karşılığında şiddet gören vatandaşlarımızdan özür diliyorum.’ Dedi.
Ve daha sonra, Başbakanvekili Bülent Arınç’ın bugün (5 Haziran Çarşamba) saat 11.00’de Taksim Platformu heyeti ile görüşeceği açıklandı.
Bütün bu gelişmeler, eylemlerin ve direnişlerin daha işin içinden çıkılmaz bir hal almasını önleyecektir. 
Şimdi gelelim kaç gündür ne olduğunu yorumlamaya.
Demokrasi kazandı, tahammülsüzlük kaybetti!

Bütün bu olayların kazananı ve kaybedeni maddelerce sıralanabilir belki. Ancak çok net olarak şunu söyleyebiliriz ki; demokrasi mücadelesi verenler kazandı, karşı görüşlere tahammülü olmayanlar kaybetti.
Başbakan Erdoğan son on yıldır her geçen gün oylarını arttırıyor. Buna kimse itiraz etmiyor. Yarın seçimlerde belki yüzde 60 oy da alabilir.
Fakat Başbakan kendisi gibi düşünmeyenlere de saygı göstermeli. Farklı düşünenleri ötekileştirmemeli. Bu ülkenin yüzde ellisi elimde diyerek kendisine oy veren kesimin her şartta O’nu destekleyeceğini düşünmemeli.
2007 ve 2011 oy dağılımlarına bakılırsa açıkça görülecektir, AKP’ye her kesimden oy yağdı. Bugün o yüzde ellinin içerisinde her görüşten yüzde yüz oy yoktur. Her görüşün bir kısmı iktidara oy vermiştir. Bu bir kısım demek her an başka siyasi görüşe yönelebilir demektir. Başbakan Erdoğan’ın güvendiği dağlara yarın kar yağabilir ve bir bakmışsınız oy oranı yüzde 30-35’lere düşebilir. O zaman ne diyeceksiniz. Yok bizim oy oranı yüzde ellinin altına düşmez diyorsanız o zaman insanlar bunun altında başka şeyler ararlar!
Ben sizin babanızım ben ne dersem o olur! 

AKP giderek toplum partisi olma özelliğini kaybediyor.
Ben nasıl olsa ülkenin bir kısmını elimde tutuyorum, diğer kısım beni ilgilendirmez diyemezsiniz.
Benin dediğim dedik, çaldığım düdük, ben sizin babanızım ben ne dersem o olur diyemezsiniz.
Dün belki eylemler yeni başladığında endişeli insanlar vardı ama bugün kararlı insanlar gidiyor her gün Taksim’e.
Bakın başkan Kadir Topbaş bile ‘Biz o insanları anlayamadık, veya biz kendimizi anlatamadık’ diye açıklama yapıyor.
Cumhurbaşkanı Gül; ‘Farklı düşüncelere karşı herkes saygılı olmalı. Demokrasi  sadece seçim ile olunmaz’ diyor.
Siz yüzde 50 oy aldınız diye insanların hayatını yeniden dizayn edemezsiniz. Halkın tamamını kendinize benzetemezsiniz. Katılımcı ve çoğulcu politika varken tek taraflı dayatma kararlar ile bu ülkeyi yönetemezsiniz.
Gençler ders verdi…

Kaç gündür yüzlerce genç bu ülke insanına net bir ders verdi. Bir tarafta medya sınıfta kalırken, siyasiler gündemin gerisinde kalırken gençler herkese ders verdi. Benim görüşüm alınmadan kimse dayatma projeler ile beni yönetemez dedi.
Başbakan Erdoğan dijital çağın gerisinde kaldı. Bir tarafa bu ülkenin yüzde ellisine hakimim dedi ama  diğer tarafta halkın çoğunun yararlandığı sosyal medyayı küçümsedi. Artık bu çağda dikta rejimlerin sökmediğini sanıyorum anlamıştır herkes. Tabi iktidar kadar muhalefet de bu yaşananlardan ders çıkarmalı. Onların da hatası oldu. Kirli haber akışına sebep oldular. 
Son bir haftada yaşananlar ile bu ülke gençlerinden gurur duydum. Hala demokrasi var, özgürlük var, dayanışma var, direnenler var, boyun eğmeyenler var  diye yarınlar adına umutlandım.
Bugün bu iktidarın yaptıklarına karşı çıkanların yarın başka diktatörlerin karşısına dikileceğinden artık şüphe duymuyorum.
Başta günlerdir bu direnişe destek veren, gurur duyduğum gençler olmak üzere olaya duyarsız kalmayan tüm yurttaşları sevgiyle, saygıyla selamlarken, yapılan bu demokratik eylemleri anlamamakta zorlanan huni kafalılara ise Allah zihin açıklığı versin diyorum.

Bu saatten sonra tencere tava protestolarını bir kenara bırakarak belki sadece Taksim eylemlerine yoğunlaşmalı. Artık hiçbir eylem olmasa bile bir haftada gereken mesajlar verilmiştir diye düşünüyorum...

HOŞGÖRÜLÜ AÇILAMALAR..


Bu arada günlerdir Gezi Parkı olaylarını yorumladığımda yaptığım gibi, bazı görüşlere yer vermeye devam ediyorum.
Bölgemizin yakından tanıdığı gazeteci Yavuz Kaynarca (Şimdilerde Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun danışmanlığını yapmakta) sosyal medya profilinde  (benimde çoğunluğuna katıldığım) şu yorumu paylaştı:

AK Partili arkadaşlara: Mesele ağaç, AVM meselesi değil. Boşuna şu kadar fidan diktik, şunu yaptık, bunu yaptık diye savunma yapmayın. Demokrasi iktidar umudunu da içinde taşır. CHP'nin ve bilumum solun bu liderle, bu yapısıyla, kendini yenilemeden, geçmişiyle yüzleşmeden iktidar şansı yok. Bir anlamda umutsuzluğun patlaması bu. (AVM ve ağaç için Taksim'e gidenlere- ilk gün çoğunluktaydı-saygı duyuyorum.) Hele de başkanlık sistemine geçilirse yüzde 51'i yıllarca göremeyeceklerin iktidar umudu hiç kalmayacak. Yapılan hatalar da eklenince tepki büyüyecek.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemli. Bu arada başlangıçtaki çadır yakma ve yoğun biber gazıyla doruğa çıkan tepki, marjinal gruplar ve CHP işin içine girince anlamını azalttı. Bundan sonra güzel ülkemde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Başta iktidar olmak üzere herkes bu olaylardan ders çıkaracak. Ders alamayanlar tasfiye olacak. Bu arada, istisnasız takipçilerimin çoğunluğu Hz. Mevlana'nın hoşgörü ve sevgi ile ilgili sözcüklerini paylaşıyor. Ne olur artık birbirinize küfretmeyin, hakaret etmeyin. Herkes benim gibi AK Partili, Fenerbahçeli, Türk ve Müslüman olursa yaşamın anlamlı olmaz. Ben Fatsa'lıyım, 78-79 yıllarını orada yaşadım. Her iki tarafta da akrabalarım olduğundan sağ ve aşırı solla birlikte oldum, yakından tanıdım. Yol, yöntem farklıydı ama inanın ülkesini sevmeyeni görmedim. Bu gökkubbede hepimize yer var. Farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak göremezsek hepimiz kaybederiz. Birbirimizi sevmesek de lütfen saygı duyalım. Sözlerim ötekileştirmeden herkese. Sevgilerimle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi