Mehmet Mert
Enteresan ilişkiler
Yayınlanma:
Şu siyaset hakikaten çok enteresan bir alan. Düşünün seçimden seçime hayatınızı ortaya koyuyorsunuz, bütün imkanlarınızı seferber ediyorsunuz, bir şekilde seçim son buluyor, kazanıyor veya kaybediyorsunuz.
Ve seçimin hemen ardından bir anda bambaşka kişi oluveriyorsunuz.
Söylemlerinizi unutuyorsunuz.
Vaadlerinizi unutuyorsunuz.
Projelerinizi unutmasanız da unutturmaya çalışıyorsunuz.
***
Bunlar bir yana, seçimde kıran kırana kavga ettiğiniz kişiler ile seçim sonrası bir anda ortak iş güç yapıyorsunuz.
İhalelere giriyorsunuz.
Projeler geliştiriyorsunuz.
İş kovalıyorsunuz.
Dosya kovalıyorsunuz.
***
Tabi bunu daha çok siyasi partilerin en tepesinde yer alanlar yapıyor.
Geriden gelenler ise her zamanki gibi nal toplamakla meşgul.
Yerelde de böyle genelde de.
Bakın çevrenize bu kişiler kim çok rahat görebileceksiniz.
Silivri'de de öyle, Çatalca'da da, Büyükçekmece'de de, Esenyurt'ta da, Beylikdüzü'nde de Avcılar'da da.
Dolayısıyla Türkiye'nin tepeden tırnağa her yerinde durum değişmez.
***
Siyaseti neden yapıyorlar dersiniz.
Kimi elinde bulunan imkanları kaybetmemek için.
Aile ve çevresinin varlığını korumak, onlara zarar gelmemesi için.
Kimi her alanda nemalanmak için.
Kimi güç sahibi olmak ve var olan gücünü büyütmek için.
Çok az kesimi ise ideolojik olarak görüşünü daha geniş alanlara yaymak için siyaset ile uğraşmakta.
***
Peki gariban kesim ne için siyaset yapar.
Garibim bir iş sahibi olmak ister.
Evine ekmek götürmek ister.
Çocuğuna iş bulmak ister.
Küçük çevresine az da olsa katkı sağlamak ister.
Peki bu istek ve talepleri yerine gelir mi?
Tabi ki hayır.
Zira büyük pastalar ve bu büyük pastaları bölüşmek varken, kim takar garibanın talep ve isteklerini.
***
Bakın bu günlerde seçimlere en az üç yıl gibi uzun bir süre kaldı. Bakıyorsunuz, CHP'li belediye başkanı ile AK Parti'li meclis üyesi vıcık vıcık ilişkiler içerisinde.
AK Parti'li belediye başkanı ile CHP'li belediye meclis üyesi aynı şekilde.
Tabi ilçe başkanları da aynı temaslar içerisinde.
Tamamı olmasa bile en azından çoğu böyle.
Madem öyle kardeşim ne diye siyasi parti ayrımı yaparsınız, seçimlerde insanları bir birine düşürürsünüz, kavgalar, gürültüler, patırtılar.
***
Oldu olacak tek partide politika yapın bari insanları aldatmış olmazsınız.
Tepede büyük pastaları bölüşünce aynı amaç uğruna anlaşın.
Aşağıda insanları bir birine düşürün.
Olmaz kardeşim olmaz.
Yapmayın.
Vicdan sahibi olun.
Mert olun.
Dürüst olun.
Kimsenin ahı kimseye kalmaz.
***
Hemen burada nedense yine o bilindik hikaye geldi aklıma.
...
Kral demirciyi çağırıp, "Yarına kadar bin tane çivi yapmazsan, şafakta asılacaksın" demiş.
Bir günde bin çivinin yapılamayacağını bilen demirci hiçbir endişeye kapılmadan çivi yapmaya başlamış, hemde özene bezene. Yakınları ağlayıp sızlarken o çalışmaktan ağlamaya zaman bulamazmış. Kaygısızlığını dile getirenlere de "SABAHINDA BİR SAHİBİ VARDIR" dermiş.
Şafak yaklaşırken saraydan bir adam koşarak gelir. Yakınları ağlamayı hızlandırır. Saraydan gelen adam "Ne kadar yaptıysan hemen ver. Kral öldü tabutuna çakacağız" der.
***
Burada belki çok daha değişik şeyler anlatılsa da aslına ana tema aynı.
Kral da olsan padişah da olsan sultan da olsan bir gün bir şekilde bu dünyadan göçüp gideceksin.
İyisi mi vicdan sahibi ol, dürüst ol, adil ol, merhametli ol, hoşgörülü ol.
İlişkilerinde insaniyetli ol.
Ahmet'in hakkını Mehmet'e yedirme.
Siyaset yaptığın siyasi kurumun haklarını koru.
O kuruma emek verenlerin, ter dökenlerin, imkan sunanların hakkını başkalarına peşkeş çekme.
Sana inananları satma.
Sana güvenip oy verenleri yarı yolda bırakma.
Onların tek varlığı o namus bildikleri bir oyları.
O oyun hakkını, doğru, dürüst, adil, eşit hizmetler ile geri vermeyi ihmal etme.
***
Bir başka söz de; iki kişinin bildiği sır sır değildir.
Yani demem o ki; kim ne yaparsa yapsın eninde sonunda gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Kim kiminle ne iş çeviriyor.
Kimin eli kimin cebinde.
İki ayrı siyasi parti mensubu, ilçe yöneticisi veya belediye başkanı, kişisel rant ve menfaat uğruna ayı amaca hizmet ediyorlarsa gün gelir ikisi de aynı yolda yalnız bırakılırlar.
Bizden söylemesi.
Aman haa....!
Ve seçimin hemen ardından bir anda bambaşka kişi oluveriyorsunuz.
Söylemlerinizi unutuyorsunuz.
Vaadlerinizi unutuyorsunuz.
Projelerinizi unutmasanız da unutturmaya çalışıyorsunuz.
***
Bunlar bir yana, seçimde kıran kırana kavga ettiğiniz kişiler ile seçim sonrası bir anda ortak iş güç yapıyorsunuz.
İhalelere giriyorsunuz.
Projeler geliştiriyorsunuz.
İş kovalıyorsunuz.
Dosya kovalıyorsunuz.
***
Tabi bunu daha çok siyasi partilerin en tepesinde yer alanlar yapıyor.
Geriden gelenler ise her zamanki gibi nal toplamakla meşgul.
Yerelde de böyle genelde de.
Bakın çevrenize bu kişiler kim çok rahat görebileceksiniz.
Silivri'de de öyle, Çatalca'da da, Büyükçekmece'de de, Esenyurt'ta da, Beylikdüzü'nde de Avcılar'da da.
Dolayısıyla Türkiye'nin tepeden tırnağa her yerinde durum değişmez.
***
Siyaseti neden yapıyorlar dersiniz.
Kimi elinde bulunan imkanları kaybetmemek için.
Aile ve çevresinin varlığını korumak, onlara zarar gelmemesi için.
Kimi her alanda nemalanmak için.
Kimi güç sahibi olmak ve var olan gücünü büyütmek için.
Çok az kesimi ise ideolojik olarak görüşünü daha geniş alanlara yaymak için siyaset ile uğraşmakta.
***
Peki gariban kesim ne için siyaset yapar.
Garibim bir iş sahibi olmak ister.
Evine ekmek götürmek ister.
Çocuğuna iş bulmak ister.
Küçük çevresine az da olsa katkı sağlamak ister.
Peki bu istek ve talepleri yerine gelir mi?
Tabi ki hayır.
Zira büyük pastalar ve bu büyük pastaları bölüşmek varken, kim takar garibanın talep ve isteklerini.
***
Bakın bu günlerde seçimlere en az üç yıl gibi uzun bir süre kaldı. Bakıyorsunuz, CHP'li belediye başkanı ile AK Parti'li meclis üyesi vıcık vıcık ilişkiler içerisinde.
AK Parti'li belediye başkanı ile CHP'li belediye meclis üyesi aynı şekilde.
Tabi ilçe başkanları da aynı temaslar içerisinde.
Tamamı olmasa bile en azından çoğu böyle.
Madem öyle kardeşim ne diye siyasi parti ayrımı yaparsınız, seçimlerde insanları bir birine düşürürsünüz, kavgalar, gürültüler, patırtılar.
***
Oldu olacak tek partide politika yapın bari insanları aldatmış olmazsınız.
Tepede büyük pastaları bölüşünce aynı amaç uğruna anlaşın.
Aşağıda insanları bir birine düşürün.
Olmaz kardeşim olmaz.
Yapmayın.
Vicdan sahibi olun.
Mert olun.
Dürüst olun.
Kimsenin ahı kimseye kalmaz.
***
Hemen burada nedense yine o bilindik hikaye geldi aklıma.
...
Kral demirciyi çağırıp, "Yarına kadar bin tane çivi yapmazsan, şafakta asılacaksın" demiş.
Bir günde bin çivinin yapılamayacağını bilen demirci hiçbir endişeye kapılmadan çivi yapmaya başlamış, hemde özene bezene. Yakınları ağlayıp sızlarken o çalışmaktan ağlamaya zaman bulamazmış. Kaygısızlığını dile getirenlere de "SABAHINDA BİR SAHİBİ VARDIR" dermiş.
Şafak yaklaşırken saraydan bir adam koşarak gelir. Yakınları ağlamayı hızlandırır. Saraydan gelen adam "Ne kadar yaptıysan hemen ver. Kral öldü tabutuna çakacağız" der.
***
Burada belki çok daha değişik şeyler anlatılsa da aslına ana tema aynı.
Kral da olsan padişah da olsan sultan da olsan bir gün bir şekilde bu dünyadan göçüp gideceksin.
İyisi mi vicdan sahibi ol, dürüst ol, adil ol, merhametli ol, hoşgörülü ol.
İlişkilerinde insaniyetli ol.
Ahmet'in hakkını Mehmet'e yedirme.
Siyaset yaptığın siyasi kurumun haklarını koru.
O kuruma emek verenlerin, ter dökenlerin, imkan sunanların hakkını başkalarına peşkeş çekme.
Sana inananları satma.
Sana güvenip oy verenleri yarı yolda bırakma.
Onların tek varlığı o namus bildikleri bir oyları.
O oyun hakkını, doğru, dürüst, adil, eşit hizmetler ile geri vermeyi ihmal etme.
***
Bir başka söz de; iki kişinin bildiği sır sır değildir.
Yani demem o ki; kim ne yaparsa yapsın eninde sonunda gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Kim kiminle ne iş çeviriyor.
Kimin eli kimin cebinde.
İki ayrı siyasi parti mensubu, ilçe yöneticisi veya belediye başkanı, kişisel rant ve menfaat uğruna ayı amaca hizmet ediyorlarsa gün gelir ikisi de aynı yolda yalnız bırakılırlar.
Bizden söylemesi.
Aman haa....!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.