Yazımızı kaleme aldığımız dakikalarda sandıklardan bilgiler gelmeye başlamıştı.

Bölgemiz seçim bölgesi olan İstanbul 3. Bölge'den gelen ilk sonuçlara bakılırsa favoriler kazanmıştı.

Sadece bizim bölgede mi tabi ki hayır.

Hemen hemen her seçim bölgesinde favoriler kazanıyordu.

Demek ki; sporsa, sanatta, siyasette her zaman her şartta favori olanlar kazanıyor.

Yıllarca futbolda şampiyonluğu aynı takımların kazandığı gibi.

Yıllarca şarkıları dillerimize dolanan sanatçılarımızı bir türlü unutamadığımız gibi.

Her şeye her şarta rağmen, bize yaptıklarına rağmen oyumuzu alan siyasi liderlerimiz gibi.

CHP'de yaşanan ön seçimde de favoriler kazanıyordu.

Bu seçimlerde oy kullanan arkadaşınız olarak konuşuyorum.

Ne yalan söyleyeyim 126 aday arasından en az 13 oy vereceğim kişiyi zor tamamladım.

Herkese oy vererek de bol keseden dağıtmak istemedim.

İstedim ki gerçekten hak edenler meclise girsin.

İstedim ki hak eden oyumu alsın.

İstedim ki sağlıklı bir seçim yapalım.

Eminim her oy veren CHP üyesi de benim gibi düşünmüştür.

Nihayet oylar kullanıldı ve sonuçları bekliyor olduk.

Saat 21.00 civarı yazımızı yazarken sandıklardan aldığımız ilk sonuçlara bakılırsa;

- ALİ ŞEKER

- İLHAN CİHANER

- ZEYNEL EMRE

- EREN ERDEM

... En çok oy alan ön seçim adayları olarak görülüyor.

Sıralama değişebilir belki ama bu dört kişinin ilk beşe girmesi kesin gibi.

Avukat Zeynel Emre'yi İstanbul il sekreteri olarak tanıyoruz.

Eren Erdem'i özellikle dini konularda tv'lerde yorumları ile ve yazdığı kitaplardan biliyoruz.

126 ön seçim aday adayı arasından son anda CHP'ye kaydolarak aday olanlar arasındaydı Eren Erdem.

Gördüğümüz kadarıyla gücüne güvenmiş partiye üye olmuş ve beklediği kadar da oy alarak seçilebilecek yerden aday olmaya yakın duruyor Erden Erdem.

Ülke genelinde eminim CHP'deki ön seçim sayesinde bir çok isim meclise girecektir.

Ancak bölgemizin ön seçim hediyelerinden birisinin Op. Dr. Ali Şeker'in sonunda milletvekilliğini bileğinin hakkıyla alması görünüyor.

Düşünün bir defa; ilçe başkanı oluyorsunuz, çok çalıştığınızdan, göze battığınızdan, kimseden kuruş para dilenmeden ilçe binasını tapusu ile birlikte partiye kazandırdığınızdan dolayı görevden alınıyorsunuz.

Bütün bu yapılanlara rağmen partinize kızmak yerine aksine daha çok çalışıyor ve bu defa il genel meclis üyeliğine aday oluyorsunuz.

Adaylığınız engellenmeye çalışılıyor ikinci sıraya atılıyorsunuz yine de çok çalışarak partinize iki il genel meclis üyeliği kazandırıyorsunuz ve seçiliyorsunuz.

İl genel meclis üyesi olarak o kadar yoğun tempo ile çalışıyorsunuz ki kendi bölgenizin dışındaki bölge insanları bile sorunları olduğunda sizin kapınızı aşındırıyor.

Gün geliyor yaşadığınız yerde yerel yönetimin başına aday adayı oluyorsunuz.

Aday yapılsanız seçimi banko alacağınıza daha zayıf aday adayı aday yapılıyor ve olan CHP'ye oluyor.

Hadi yerelde istenmiyorum gidiyim Ankara'da enerjimi partime ve ülkeme harcayayım diyorsunuz.

Yine önünüz kesiliyor.

İşte bugün CHP'nin gerçekleştirdiği ön seçim en çok Ali Şeker gibilerin işine geliyor ve.

Halkın adamı.

Halktan olan.

Onlarla ağlayıp onlarla gülen.

Her an her dakika dokunduğunuz içinizden birisi olan bir arkadaşınızı meclise gönderip göndermemek sizin elinizde oluyor.

Bu defa artık oy vermek farz oluyor ve severek, isteyerek, bilerek, gülerek oynayarak gidip o oyunuzu kullanıyorsunuz.

İşte o oyu kullananlar sayesinde bugün Ali Şeker ön seçimin kazananı olmuştur.

İlhan Cihaner zaten ön seçime girmese de sanırım aday yapılırdı.

Ancak Ali Şeker CHP'de yaşanan ön seçimin bölgemiz adına gerçek kazananı olmuştur.

Gazi direnişi, Avcılar depremi ve Gezi"nin doktoru; aynı zamanda Albatros aktivisti Opr. Dr. Ali Şeker; emek, demokrasi ve çevre mücadelesinde tereddütsüz sokağın yanında yer alan birisi olarak sokağın nabzını TBMM'de kendisine yakışır bir şekilde temsil edecektir.

Ali Şeker'e bu yeni görevinde şimdiden başarılar dilerken bir taraftan da meclisin diğer vekillerine şimdiden kolay gelsin diyoruz.

Zira Ali Şeker ile yol arkadaşlığı yapmak o kadar kolay değildir...

 

GÜNÜN SÖZÜ:

En büyük başarı hiçbir zaman düşmemekte değil, her düşünüzde tekrar ayağa kalkmaktır. (Confucius)