Mehmet Mert
Haklarını aramayan insanlarız…
Dün kurul üyesi olduğum Büyükçekmece İlçe İnsan Hakları Komisyon toplantısındaydım.
Büyükçekmece Kaymakamı Mustafa Hulusi Arat başkanlığında yaklaşık iki saat süren kurul toplantısı bana göre çok verimli geçti.
Kurulda bulunan diğer üyeler bir birinden ilginç tespitlerle öne sürerek bu olumsuzlukların giderilmesi için el birliği ile kamuoyu oluşturmak gerektiğini savundular.
Konuların bazıları özel olduğu için buradan yazmayacağım.
Ancak genel olarak önce şunu söylemeliyim ki.
Yurttaş neye hakkı olup neye hakkı olmadığını ya bilmiyor veya hakkını aramak istemiyor.
***
Dur hele bakalım ne olacak…
Aman bana ne canım bir başkası şikayetçi olsun…
Bak şimdi adımız devleti şikayet ettiye çıkarsa yakarlar şimdi bizi…
Bu köyün delisi ben miyim canım…
Kimi kime şikayet edeceksin….
Şikayet etsen ne olacak…
Daha önce şikayet edenleri de gördük…
Al şimdi başına belayı…
***
Bu tür tereddütlerden dolayı yurttaş hakkını aramaya korkuyor.
Daha önce aradığı zaman veya bir başka hakkını arayanı aklına getirdiği zaman da karşılıksız kaldığı için yine vazgeçiyor.
Aslında kötü örnek örnek olmamalı.
Her zaman daha iyiyi, daha doğruyu düşünerek hareket edilmeli.
Ama ne yaparsın ki…
Geçmişimiz çok temiz değil.
Bu ülkede çok insanın haksız yere canı yandı.
Çok insan haksız yere mağdur oldu.
Ezildi.
Atıldı.
Hırpalandı.
Dışlandı.
Dayak yedi.
Ceza yedi.
***
Bilindiği gibi; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, BM Genel Kurulu tarafından 15 Mart 2006’da alınan A/60/251 sayılı kararla, zaman içinde itibar kaybına uğrayan İnsan Hakları Komisyonu’nun yerini almak üzere İnsan Hakları Konseyi (İHK) kurulmuştur.
İnsan hakları alanında faaliyette bulunan başlıca BM kuruluşu olan İHK, insan haklarının ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi ile insan hakları ihlallerinin incelenmesi bakımından önemli ve etkin bir forum oluşturmaktadır.
Türkiye, İHK özel mekanizmalarına açık davette bulunan 108 ülkeden biri olup, bu mekanizmayı uygulamak adına ülke genelinde il ve ilçelerde komisyonlar oluşturmuştur.
Bu komisyonların görevini yapıp yapmamasını; tamamen o il ve ilçelerdeki kurulların basiretiyle alakalı olmakla beraber yine o kentlerde yaşayan insanların komisyonlara ne kadar şikayet dilekçesi verip vermemelerine de bağlamak lazım…
Kişisel durumlardan çok, sistematik ve vahim insan hakları ihlalleri için kullanılması beklenen İl-İlçe İnsan Hakları Komisyonlarını canlı ve işlek tutmak için çevremizi bilinçlendirelim.
Nerede yaşıyorsak çevremizde gözlemlediğimiz ihlali en kısa İHK kurullarına bir dilekçe ile bildirelim.
Bunun bir vatandaşlık görevi olduğunu unutmayalım.
Kısaca; haklarını aramayan insanlardan değil, sonuna kadar hakkına sahip çıkan insanlardan olmaya çalışalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.