Çok çok ağır bir itham.

Yirmi yılı aşıyor medya dünyasının içerisindeyim.

İlk defa bu kadar net ve bu kadar cesur bir ithamı bir köşe yazısında okuduğumu düşünüyorum.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Meral Akşener'e kaset iftirası atan cemaat itirafçısı Latif Erdoğan için söyledi bu sözleri.

***

A Haber ekranında MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener'e 'cemaatin elinde uygunsuz kaseti var' diyen ve gelen tepkiler üzerine 'o kaset montaj' diye çark eden 'cemaat itirafçısı' Latif Erdoğan'a her kesimden tepki var.

Günlerdir az şey bile söylendi belki ama.

Ahmet Hakan galiba bu konuda son noktayı koydu.

Bize düşen de az da olsa konuya değinerek ekmeği ekmekçiye vermek.

Birincisi ben medya mensubu olmama rağmen medya konusunda da biraz seçiciğim.

Çok az televizyon izliyor, çok az gazete okuyor olmam ile birlikte bu izlediğim ve okuduğum yayın organları konusunda da oldukça itina göstermeye çalışıyorum.

***

Her gazete yayınlanıyor diye okumak, her televizyonda birileri zırvalıyor diye izlemek/dinlemek zorunda olmadığımı düşünüyorum.

Hele hele Sabah grubunun ne gazetelerini ne de televizyonlarını uzun süredir takip etme gereği duymuyorum.

Dolayısıyla bu zatın da hangi programda ne konuştuğunu fazla önemsemedim.

Gelin görün ki işte ulusal televizyon veya ulusal gazete olma özelliğine sahip olununca tüm ülke de söylenmeye başlıyor.

Dediğim gibi aslında Ahmet Hakan (ne de olsa eski yerel gazeteci ve eski çalışma arkadaşlarımızdan) bu konuda aslında son sözü söylemiş.

Günleridir aklımda olan soruları sırası gelmişken soralım.

- Bir televizyon kanalına çıkıp önüne geleni suçlamanın, iftira atmanın, şantaj yapmanın cezai müeyyidesi yok mu?

 - Herhangi bir basın savcısı Latif Erdoğan denen adamın savunmasına başvurdu mu?

- RTÜK kanala 'haksız itham dolayısıyla) 13 bin lira ceza kesmiş. Türkiye'nin tanınan, bilinen, sevilen bir siyasetçisine, meclis başkanlığı yapmış, genel başkan yardımcılığı yapmış, İç İşleri Bakanlığı yapmış bir siyasiye iftira atmanın, saldırmanın, kirletmenin bedeli 13 bin lira mı olmalı?

- Hadi kanala bu ceza verildi. Ya yayıncıya, ya sunucuya, ya iftira atana ne ceza verilmeyi uygun buluyorsunuz?

- Hadi velev ki öyle bir kaset var. Bu kaset nerede. Kim çekti kaseti. Kim saklıyor. Kimin elinde. Kim izledi. nerede kimlerle izlendi?

***

Bu sorulardan binlerce milyonlarca da sorabiliriz.

Ancak; diyeceğim o ki ekranları başında oturan insanlar sizlerden adam gibi bilgiler duymak istiyorlar.

Belgeler görmek istiyorlar.

Haberler almak istiyorlar.

Sizler ne yapıyorsunuz.

Kirli ağızlarınız ile temiz insanları lekelemeye çalışıyorsunuz.

Güya emir aldığınız makamları koruyacaksınız.

Güya hizmet ettiğiniz siyasi cürufa yaranmaya çalışıyorsunuz.

Güya sizden olmayanları, korktuğunuz siyasilere zarar vermeğe çalışıyorsunuz.

***

Ne oldu gördünüz.

Ters tepti değil mi.

Şimdi eminim dünyalar kadar pişmansınız o sözleri sarf ettiğinize.

Şimdi eminim zerre kadar fayda sağlamadığınız için emir kullarınızdan da fırça yediniz.

Şimdi eminim ki yarınlarınız için daha büyük kaygılar taşımaya başladınız.

İşte bütün bunlara ne denir biliyor musunuz?

İlahi adaletin tokadı.

Hani o daha önce elini ayağını öptüğünüz cemaat lideri vardı ya.

Onun sık sık kullandığı sözlerden birisidir bu.

Oradan hatırlarsınız.

Allah'ın sopası yok ama işte böyle cezayı keser!

***

Bu ülkede artık şantaj tutmaz.

Yalan iftira karalama kampanyası tutmaz.

Meral Akşener iyi siyaset adamıdır, iyi değildir başka şey.

Meral Akşener siyasi hayatında şu güzel işleri yaptı, şunları yapamadı başka şey.

Ancak sırf siyasi zarar vermek uğruna bir kişiye bir siyasi partiye belgesiz, bilgisiz, tutarsız saldırmanın hiçbir açıdan tutarlı yanı olmamalı.

Bu davranışta bulunanlara ise yapılması gereken en güzel şeyi zaten Ahmet Hakan gibiler yaptı...

O sözlerin üzerine bizim başka şey söylememiz gerekmez sanırım...

GÜNÜN SÖZÜ:

İftira; edileni değil, edeni kirletir... -The Cicrle

twitter.com/MehmetMert1