Yıl 2007 idi sanırım, içinde balıkların yüzdüğü Büyükçekmece gölü, tarlaya dönüşmüştü.  Hatta ekim yapılmaya başlamıştı. Umarım bir daha bu tür bir kuraklıkla karşılaşmayız.   Bu aralar gelen haberlerde,  50-60 günlük suyumuzun kaldığı söyleniyor. Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu: "Kendi tecrübelerimizle ve çalışmalarımızla İstanbul'u kesinlikle susuz bırakmayacağız. Melen'den İstanbul'a suyu aktardık. Şu an için ihtiyaç yok ama gerekirse C planını da devreye alırız" demişti , umarım “C” planı gerçekten vardır.

Su konusu, uzun zamandır yazmak istediğim bir konuydu  ama ancak sıra geldi.  Bu yazın başlarında Büyükçekmece’de,  İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Prof.Dr.Mikdat Kadıoğlu’nu ağırlamıştık.  Konuşması son derece dikkat çekici ve düşündürücüydü. Yaşanacak su sıkıntısından, küresel ısınmadan bahsetmişti.  Gelişmiş dünya ülkelerinin,  yaşanacak su sıkıntısı sebebiyle tekstil üretimini bıraktılarını, çünkü bir t-shirt için harcanan suyun,  20 ton olduğunu söylemişti. 

Kadıoğlu, su tasarrufu ile ilgili olarakta ekliyor;  “ Madem dinimiz israfa karşı, Diyanet fetva yayınlamalı, halk camilerde kuraklık ve su tasarrufuyla ilgili uyarılmalı. Su tasarrufu deyince insanlar içtiği, yıkandığı suyu anlıyor. Oysa bir de sanal su var. 2 dilim ekmeği çöpe atmak 1 buçuk ton suyu israf etmek demek. 1 kâse pirinç pilavını çöpe atmak 3 buçuk ton suyu israf etmek demek.” 

Gerçekten de insan inanamıyor bu rakamlara. Bilim adamları yıllardır, su havzalarının amaç dışı kullanımı, iklim şartları, kuraklık, çölleşme, yoğun nüfus gibi bir sürü faktörden dolayı, su tasarrufu yapılmasının gerekliliğini sürekli anlatıyorlar.

Okuyup, bilinçlendikçe yapabileceğimiz şeylerin çok daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Bu konuda halkı geniş anlamda bilinçlendirmek amaç olmalı diye düşünüyorum.



Not; Fotoğraf, Uluslararası Fotoğraf sanatçısı Recep Baydemir’in,  2007 yılında ki kuraklığa dikkat çekmek için, Büyükçekmece gölünde  kompozisyonlayıp çektiği  “Yağmur duası” ismiyle sergilenen fotoğrafıdır.

Sevgiyle kalın