O Mehmet Mert ben değilim!

 Eşkiya filmini hatırlarsınız. Hani Şener Şen'in oyunu ile devleştiği film.
Fimde unutulmayacak sahnelerden birisi de şuydu:
Sevgilisine kavuşamadığı için ömür boyu susmayı tercih eden, konuşmayan kadının kocası ile aynı kadının sevgilisi olan Baran (Şener Şen) yıllar sonra karşılaşıyorlar.
Baran sevdiği kadını elinden alan adamdan (Berfo) söz verdiği bir adamı kurtarmak için para istiyor.
Berfo ise bu duruma şaşırarak, “Sevdiğin kadını kıytırık bir herifin hayatı için harcadın. Halbuki o kadın seni bir ömür bekledi. Hayatın sevda karşısında ne önemi var?” diyordu.
Baran ise bu söze, “Doğru... sevdanın karşısında hayatın ne önemi var?" cevabını veriyordu.
Berfo'yu tek kurşun ile anlından vurarark öldürüyordu.

***
Hayatın sevda karşısında ne önemi var...
Sözün özüne ve güzelliğine bakar mısınız?
Gerçekten de Berfo güzel bir laf etmişti.
Gerçi Baran da farklı düşünmüyordu.
O da sevdanın farkındaydı, O da kendisi için ömür boyu susmayı tercih eden kadını çok sevmişti.
O da o kadın için hayatını vermeye razıydı.
Ancak ne var ki; bir başka kişiye de can borcu vardı.
Sözü vardı.
Vefa borcu vardı.

***
Şuraya gelmek istiyorum.
Ramazan ayı içerisindeyiz.
Önümüz bayram.
Kimimiz tatillerdeyiz.
Kimimiz tatil programları yapmaktayız.
Kimilerimiz kim bilir daha nelerin hayalini kuruyoruz.
Doğacak çocuğunu bekleyen.
Bitecek evini bekleyen.
Düğün bekleyen.
Nişan bekleyen.
Yeni bir iş kuran.
Yeni bir işe başlayan.
Yeni bir proje tasarlayan.

***
Kısaca bir taraftan hayatı daha renkli daha güzel daha eğlenceli yaşamayı hayal ederken.
Allah korusun bir bakmışsınız bütün hayatınız alt üst olmuş.
Yaşamınız başka bir boyuta taşınmış.
Size veya çok sevdiklerinize korkunç bir şeyler olmuş.
Hastalanmıştır.
Yaralanmıştır.
Kaza geçirmiştir.
Ya terör!
Veya pisi pisine birilerinin lanet dünya oyunları uğruna teröre kurban gitmişizdir.

***
Dün akşam saatlerinde Büyükçekmece'de, bir arkadaşın balkonunda oturuyoruz.
Saat 22.00 civarı cep telefonuma bir mesaj düştü.
'Atatürk Havalimanı Dış Hatlar 'dan silah sesleri duyuldu' diye.
Çok geçmedi o hain saldırının detayları gelmeye başladı.
Birçok masum insan (en son 41 kişiydi) yaşamını yitirirken yaklaşık 150 kişi de ağır yaralanmıştı.
Hemen telefonlara sarıldık.
Atatürk Havalimanı’nda görevli DHA muhabiri İbrahim Yıldız'dan da bilgi aldık.
Ve İŞİD'in aylar önce planladığı saldırının korkunç bir şekilde gerçekleştiğini öğrendik.

***
O saldırganlar içeri nasıl girdi.
Daha önce ABD uyarmasına rağmen neden gerekli önlemler alınmadı.
İŞİD neden ikide bir Türkiye'ye saldırıyor.
Bunlar çok uzunca konuşulması ve tartışılması gereken durumlar.
Ancak, “Hayatın sevda karşısında ne önemi var...” sözünde olduğu gibi, bir insanın yaşamı elden gittikten sonra bu tartışmaların ne önemi vardı.

***
Bu arada saldırıda hayatını kaybedenlerden birisinin adı; Mahmut Mert olmasına rağmen bir süre ekranlarda Mehmet Mert olarak geçmişti.
Sabah sabah İzmir'den, Bursa'dan ve bölgemiz ilçelerden arayan bazı arkadaşlar beni merak etmişlerdi.
Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara da bunlardan birisiydi.
Allah'tan bazıları rahmetlinin yaşına da bakmıştı da 31 yaşında olduğunu görenler o kişinin en azından ben olmadığımı düşünmüşlerdi.

***
Sonraları isim düzeltilerek doğrulandı ama bazı arkadaşlar Mehmet Mert'i ekranda gördüğü için kısa süre de olsa etkilenmişlerdi.
Ne fark ederdi aslında.
Mahmut Mert veya adaşım Mehmet Mert'in de bir canı vardı sonuçta.
Sevdikleri vardı.
Hayalleri vardı. Yarınları vardı.
Hepsi haince, alçakça, şerefsizce bir saldırıda yok olup gitti.
Bugün adaşım yarın kim bilir belki sıra bizdeydi.
“Hayatın sevda karşısında ne önemi var...” sözünde olduğu gibi, bir can, bir beden, bir ömür bu hayattan göçüp gittikten sonra, terörün ve nedenlerinin  ne önemi vardı yaşamın karşısında....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi