Mehmet Mert
Osmanlı dönemine heves!
Yayınlanma:
Nur topu gibi bir bebeğimiz daha doğdu: Osmanlıca!
Liselerde hatta ortaokullarda zorunlu Osmanlıca dersi konulması Milli Eğitim Bakanlığının gündeminde imiş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise "isteseler de istemeseler de öğrenecekler" diye çıkış yaparak, 'Osmanlıca' dersinin tüm liselerde zorunlu hale getirilmesini onaylamış.
Bilindiği üzere; Osmanlı Türkçesi ya da Osmanlıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan Kanun-ı Esasî'de geçtiği hâliyle 13 ile 20. yüzyıllar arasında Anadolu'da ve Osmanlı Devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, Arapça ve Farsçadan etkilenmiş Türk dilidir.
Halk arasında bazen yanlış kullanım olarak bu dil dönemi için “Eski Türkçe” tabiri de kullanılıyorken, alfabe olarak Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimi kullanılıyor.
***
Bir iş yaparken yapmış olmak için mi yapılmalı yoksa bu işte kamuya, halka, insanlığa fayda mı aranmalı.
Eğer yapmış olmak için yapmayıp da bir fayda aranıyorsa liselerde Osmanlıca öğrenmenin kime ne faydası olabilir.
Oldu olacak yarın Arapça mecburiyeti de konsun.
Kuran'ı Kerim'i Arapça okuyamayan din dersinden geç.
Tamam her öğrenen yeni bir bilgi güzel bir şeydir.
Yeni bir şey öğrenmeye kim karşı çıkabilir ki.
Ancak siz gelecekte hayatlarının hiçbir dönemlerinde onlara yardımcı olmayacak bir dili dayatma ile daha lise çağındaki gençlerimize zorla öğretmeye kalkarsanız.
Bu gençlik sizi geleceğe nasıl taşıyabilir ki?
***
Uzun yıllardır Osmanlı Türkçesi metinleri ile uğraşan Türk Edebiyatı profesörü Prof. Dr. Kemal Üçüncü'ye kulak verelim:
Osmanlıca öğrensen ne? kuş dili öğrensen ne olacak!
Osmanlıca bilenler de atalarının eserlerini okumuyorlar, okusa da anlamıyorlar. Bir metni, alfabe olarak okuyabilmek kavram ve anlam düzeyinde ona nüfuz edebildiğimizi göstermez. Bunlar bambaşka şeylerdir. “Her dilin tarihsel dönemleri vardır ve onları anlamak başlı başına uzmanlık meselesidir. Mesela ben bir Türkolog olarak Harezm Türkçesini kaynaklara sözlüklere bakmadan değerlendiremem. Bakkal, çakkal hiç anlamaz. Gerek de yoktur. Bugünkü İranlılar da Pehleviceyi anlamaz, keza bugünkü İngiliz manav da, başbakan da, lord da de Old English’i anlayamaz. Bunlar uzmanlık ister. Ama oralarda bu işler ciddidir.Doğaçlamaya kapalıdır.TV stüdyolarında yellenerek aparmakla olmuyor. Bilmediğinizi konuşmayacaksınız, susup oturacaksınız.
***
Anlaşıldığı üzere iktidar partisi mensupları ve tabi ki Sayın Cumhurbaşkanı Osmanlı dönemine özlem duyuyorlar.
Oldu olacak bugün bulunduğunuz koltukları borçlu olduğunuz Cumhuriyet'i de değiştirin diyeceğim ama o zaman aynı koltukları sizlere bırakırlar mı
bilmiyorum.
bilmiyorum.
Bugün 'Osmanlıca' gibi gereksiz bir şekilde yaratılan suni gündemler ile bu ülke bir yere varmaz.
Bu güzel ülke insanlarının bu çağa uygun daha medeni daha uygar daha insani projelere ihtiyacı var.
Bizden söylemesi.
***
Akgün'e çizme özrü!
Dünkü yazımda, Büyükçekmece Göl'ü kenarında basın mensuplarına bilgi veren Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün kendisinin çizme giydiğini gazetecilerin ise boyalı ayakkabılarla basın toplantısını izlediğini gazetecilere de çizme dağıtılması gerekiyordu diye yazmıştım.
Gerek toplantıda bulunan bazı arkadaşlar gerek ise köşe yazıma yorum yazan Recep Burak Bilgiş 'belediye personelince sıfır daha önce hiç kullanılmamış inşaat çizmeleri değerli basın mensuplarına takdim edilmiş sadece ben ve iki meslektaşınız cizme alarak giymiştir.' Diye yorum yazmış.
Bize de Başkan Akgün'den ve belediye basın sorumlusu Ümit Ersoy'dan özür dilemek düşer.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.