Sevim Güney
Otoban AVM’yi gezdiniz mi?
Yayınlanma:
Aman aman, ne güzel. Her şey var. İşten eve dönerken, otoban AVM’den alış-verişi yapın gelin. Yeter trafikte bu kadar zaman kaybettiğiniz, bir de markette vakit harcamayın.
Muz , fındık, fıstık, su, cola, çekirdek, simit, kağıt helva, şarj cihazı, çiçek. Var da var…
Trafikte, saatlerce boğuşup sinirleneceksiniz ya, fındıkçı yolda. Minik torbalardan alıp, yemeye başlayın, sakinleşin. Küfür ederken, diliniz damağınız kuruyacak, sucu hemen ilerde. Kramplar girmeye başlayacak ya, üzülmeyin, muzcu da orada. Biliyorsunuz kramplar için potasyum takviyesi yapmak lazım. Karnınız acıkacak, pilavcı, simitçi de yol ortasında.
Telefonunuzun şarjı bitecek, kolları kablolarla dolu, şarj satıcısı da yolda. Sinirden ağlamaya başlarsanız, sol tarafa bakın, selpak mendilci. Baktınız trafik hiç akmıyor, açın çekirdek falan çitleyin işte. Konforu, görüyorsunuz değil mi? Bir de şikayet ediyorsunuz.
Telefonunuzun şarjı bitecek, kolları kablolarla dolu, şarj satıcısı da yolda. Sinirden ağlamaya başlarsanız, sol tarafa bakın, selpak mendilci. Baktınız trafik hiç akmıyor, açın çekirdek falan çitleyin işte. Konforu, görüyorsunuz değil mi? Bir de şikayet ediyorsunuz.
Sayın sürücüler çok dikkatli olun, araç sollamaya çalışırken, otobanda bir de, fındıkçı, muzcu sollayacaksınız, ezmeyin insanları sakın.
***
Biliyorsunuz, bizde emniyet şeridi her yolda yok. Olduğu zaman da, zaten cin gibi uyanık şöförlerimiz tarafından işgal ediliyor. Arkadan siren çalarak gelen ambulanslardan çok korkuyorum. Öyle bir yapışıyorlar ki arkadan araçlara, insanlar nereye yanaşacağını şaşırıyor. Kaçacak yerde bulamıyorsun ki. O trafikte, nereye çekeceksin aracı? Allah korusun, can kurtarmaya giderken, milleti canından edecekler.
Şaka bir yana, şu, İstanbul’un, arapsaçı olan trafik derdinin bittiğini, bir gün görebilecek miyiz acaba? Trafikte saatlerce akrobasi yapıp döndükten sonra, arabadan aşağı inemedim. Ayaklarım, sırtım uyuşmuş, belim tutmuyor, bacaklarıma kramplar giriyor, harpten çıkmış gibi eve geldim. Kırk dakikalık yol ama kaybedilen zaman, 3-4 saat.
Bana “soldan, soldan” geliyorlar ama ne yapalım, “Sağ”dan iyidir.
Oysa, o üç-dört saatte neler yapılabilir. Spor yaparsın, sayfalarca kitap okursun veya çayını demleyip, tembel tembel oturur keyif çatarsın. Bir günde, birkaç randevuya yetişmek mümkün değil. Hele, buluşma saati belirlemek işkence.
Ya yetişemezsek diye yaşanan, streste üstümüze binince , otur yol saçını başını.
Neymiş efendim, toplu taşıma kullanılması lazımmış, bir sürü özel araç, içinde sadece sürücüsüyle yollardaymış. Miş…mış….
Öyle kolaydı sanki, toplu taşıma araçlarına binebilmek. Tıklım tıklım. Metrobüsler, vızır vızır çalışıyor fakat ayağını atana kadar, bir anda bütün koltuklar doluyor. Sonra asıl kemere, sallan babam sallan. İndikten sonra bile, sarhoş gibi bir süre sallanmaya devam ediyor insan, ama sallanmaya neyin iyi geleceğini bilmiyorum. O yüzden fındıkla idare edelim şimdilik …
Sevgiyle kalın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.