Mehmet Mert
Ramazan ve iftarlarımız!
Yayınlanma:
Önce 'Ramazan zaten mübarek' afişini kim akıl etti ve astıysa tebrik edelim. Sanırım Büyükçekmece Belediyesi’nin afişiydi geçenlerde gördüm.
Daha önce aynı afişi yapan veya asan oldu mu bilmiyorum, hoş bir cümle olmuş.
Sonra ise bu zaten mübarek olan aya yakışmayan bazı hal ve hareketlerimize değinelim.
***
Sahi Ramazan neydi.
Yani anlamı neleri ifade ediyordu.
Bildiğim kadarıyla.
Bolluk.
Bereket.
Hoşgörü.
Barış.
Kardeşlik.
Sevgi.
Saygı.
Merhamet.
Paylaşma ayıydı Ramazan.
***
Peki Ramazan iftarı adı altında yapılan iftarlara bir bakalım.
Kim kiminle neyi paylaşıyor dersiniz.
Körler sağırlar bir birini ağırlamaktan başka ne işe benziyor.
Tabi son derece Ramazan geleneklerine uygun yapılan iftar programlarını ayrı tutuyoruz.
Hani masumane olan.
Samimi ortamda yapılan.
Sofranın maddi külfetinin herkesçe paylaşıldığı.
Veya hayır sahibi bir kişinin ikram ettiği.
Hatta en hayırlısı da gerçekten bir tabak sıcak çorbaya ihtiyaç duyanların içini ısıtan ve karnını doyuran iftar sofraları olsa gerek.
***
Peki biz nasıl yapıyoruz bu güzelim iftar sofralarını.
Her akşam aynı kişiler birbirini sözüm ona gariban sofrası diye düşünülen ama nedende daha çok hali vakti yerinde kişilerin katıldığı iftarlara davet ediyorlar.
Aslında aynı masrafla çok daha fazla kişinin faydalanacağı, çok daha garibanı doyuracak, çok daha imkan sahibi kişilerin mutfaklarına, sofralarına derman olmak varken.
Nedense gösterişli sofralarda aynı kişiler birbirini ağırlamayı tercih ediyorlar.
***
İlçe protokolüne iftar!
İş adamlarına iftar!
Esnafa iftar!
Doktorlara iftar!
Sanatçılara iftar!
Sanayicilere iftar!
Federasyona iftar!
Konfederasyona iftar!
***
Bakar mısınız?
Bu başlık adı altında verilen iftarlara hangi gariban davet ediliyor.
Hangi ihtiyaç sahibine sofra açılıyor.
Veya bu başlık adı altında davet edilenlerden hangisi heveslice o iftarlara katılıyor sanıyorsunuz.
Allah her bakımdan zaten garibana kara bakmış!
Adamın kendi sofrasını da işgal edenler aynı
kişiler.
Ve aynı kişiler zaten hep birbirini ağırlıyorlar.
***
AB kan grubu gibi herifler.
Her gruptan kan alır ancak sadece kendi gruplarına kan verirler.
Garibanlar ise 0 (sıfır) kan grubu gibi.
Herkese kan verirler ancak sadece kendi gruplarından alırlar.
***
Hele hele bir de şu kadar kişiye iftar verdim, iftarımıza şu kadar kişi katıldı diye böbürlenmeler yok mu?
Yapmayın arkadaşlar yapmayın.
Yanlış yapmak küçük bir hatadır ancak fark ederek yanlıştan dönmek büyük bir erdemdir.
Otobüslerle, trenlerle, gemilerle, taksilerle, ata arabalarıyla insanları toplayıp bir alan doldurup karınlarını doyurmak bir marifet değil.
Marifet olan o kişilerin ayaklarına hizmet götürmektir, imkan götürmektir, kudret götürmektir, ekmek götürmektir, su götürmektir.
***
Aynı şekilde bu şekilde Ramazan ayına hiçbir türden yakışmayacak iftar sofralarına sponsor olan firmalar, iş adamları da ayrı bir konu.
Arkadaş yap hayrını ve bir elin verdiğini bir el bilmeden dağıt dağıtabildiğin kadar.
Bul nerede ne kadar ihtiyaç sahibi insanlar varsa yap paketini, hazırla götür koy önüne,
Ver eline, evine, barkına.
Hayır yapacağım diyorsun ama bir tabak çorba verip adamın başının ucunda bandır bangır anons ettiriyorsun, afiş asıyorsun.
Neredeyse gözüne sokuyorsun yaptığın hayrı.
***
Demek istediğim aynen şu; biz ne zaman bir şeyi tam anlamıyla doğru yapmayı öğreneceğiz.
Biz ne zaman yaptığımız bir hatayı fark etmesini bileceğiz veya bize bu hatayı hatırlatanlara hak vereceğiz.
Hatamızdan geri adım atacağız.
Affedersin demesini bileceğiz.
Bu güzelim Ramazan ayını daha güzel bir şekilde atlatmak adına, hayrımızı tam anlamıyla sevabıyla yerine getirmek adına, hayır sahiplerine faydalı olmak adına, ihtiyaç ahiplerine doğru bir şekilde yardım etmek adına işler yapacağız.
***
Haydi bakalım.
Ramazanımız ve hayrımız kabul olsun, Allah veren ellere zeval vermesin, alan eli veren ele muhtaç etmesin...
AMİN...!
Daha önce aynı afişi yapan veya asan oldu mu bilmiyorum, hoş bir cümle olmuş.
Sonra ise bu zaten mübarek olan aya yakışmayan bazı hal ve hareketlerimize değinelim.
***
Sahi Ramazan neydi.
Yani anlamı neleri ifade ediyordu.
Bildiğim kadarıyla.
Bolluk.
Bereket.
Hoşgörü.
Barış.
Kardeşlik.
Sevgi.
Saygı.
Merhamet.
Paylaşma ayıydı Ramazan.
***
Peki Ramazan iftarı adı altında yapılan iftarlara bir bakalım.
Kim kiminle neyi paylaşıyor dersiniz.
Körler sağırlar bir birini ağırlamaktan başka ne işe benziyor.
Tabi son derece Ramazan geleneklerine uygun yapılan iftar programlarını ayrı tutuyoruz.
Hani masumane olan.
Samimi ortamda yapılan.
Sofranın maddi külfetinin herkesçe paylaşıldığı.
Veya hayır sahibi bir kişinin ikram ettiği.
Hatta en hayırlısı da gerçekten bir tabak sıcak çorbaya ihtiyaç duyanların içini ısıtan ve karnını doyuran iftar sofraları olsa gerek.
***
Peki biz nasıl yapıyoruz bu güzelim iftar sofralarını.
Her akşam aynı kişiler birbirini sözüm ona gariban sofrası diye düşünülen ama nedende daha çok hali vakti yerinde kişilerin katıldığı iftarlara davet ediyorlar.
Aslında aynı masrafla çok daha fazla kişinin faydalanacağı, çok daha garibanı doyuracak, çok daha imkan sahibi kişilerin mutfaklarına, sofralarına derman olmak varken.
Nedense gösterişli sofralarda aynı kişiler birbirini ağırlamayı tercih ediyorlar.
***
İlçe protokolüne iftar!
İş adamlarına iftar!
Esnafa iftar!
Doktorlara iftar!
Sanatçılara iftar!
Sanayicilere iftar!
Federasyona iftar!
Konfederasyona iftar!
***
Bakar mısınız?
Bu başlık adı altında verilen iftarlara hangi gariban davet ediliyor.
Hangi ihtiyaç sahibine sofra açılıyor.
Veya bu başlık adı altında davet edilenlerden hangisi heveslice o iftarlara katılıyor sanıyorsunuz.
Allah her bakımdan zaten garibana kara bakmış!
Adamın kendi sofrasını da işgal edenler aynı
kişiler.
Ve aynı kişiler zaten hep birbirini ağırlıyorlar.
***
AB kan grubu gibi herifler.
Her gruptan kan alır ancak sadece kendi gruplarına kan verirler.
Garibanlar ise 0 (sıfır) kan grubu gibi.
Herkese kan verirler ancak sadece kendi gruplarından alırlar.
***
Hele hele bir de şu kadar kişiye iftar verdim, iftarımıza şu kadar kişi katıldı diye böbürlenmeler yok mu?
Yapmayın arkadaşlar yapmayın.
Yanlış yapmak küçük bir hatadır ancak fark ederek yanlıştan dönmek büyük bir erdemdir.
Otobüslerle, trenlerle, gemilerle, taksilerle, ata arabalarıyla insanları toplayıp bir alan doldurup karınlarını doyurmak bir marifet değil.
Marifet olan o kişilerin ayaklarına hizmet götürmektir, imkan götürmektir, kudret götürmektir, ekmek götürmektir, su götürmektir.
***
Aynı şekilde bu şekilde Ramazan ayına hiçbir türden yakışmayacak iftar sofralarına sponsor olan firmalar, iş adamları da ayrı bir konu.
Arkadaş yap hayrını ve bir elin verdiğini bir el bilmeden dağıt dağıtabildiğin kadar.
Bul nerede ne kadar ihtiyaç sahibi insanlar varsa yap paketini, hazırla götür koy önüne,
Ver eline, evine, barkına.
Hayır yapacağım diyorsun ama bir tabak çorba verip adamın başının ucunda bandır bangır anons ettiriyorsun, afiş asıyorsun.
Neredeyse gözüne sokuyorsun yaptığın hayrı.
***
Demek istediğim aynen şu; biz ne zaman bir şeyi tam anlamıyla doğru yapmayı öğreneceğiz.
Biz ne zaman yaptığımız bir hatayı fark etmesini bileceğiz veya bize bu hatayı hatırlatanlara hak vereceğiz.
Hatamızdan geri adım atacağız.
Affedersin demesini bileceğiz.
Bu güzelim Ramazan ayını daha güzel bir şekilde atlatmak adına, hayrımızı tam anlamıyla sevabıyla yerine getirmek adına, hayır sahiplerine faydalı olmak adına, ihtiyaç ahiplerine doğru bir şekilde yardım etmek adına işler yapacağız.
***
Haydi bakalım.
Ramazanımız ve hayrımız kabul olsun, Allah veren ellere zeval vermesin, alan eli veren ele muhtaç etmesin...
AMİN...!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.