Mehmet Mert
Teröre karşı; kim ne yapmalı!
Yayınlanma:
Madem Türkiye büyük ülke.
Madem biz bu ülkeyi karşılıksız ve canımızdan çok seviyoruz.
Madem biz bu ülkeyi karşılıksız ve canımızdan çok seviyoruz.
Madem birlik beraberlik içerisinde bu ülkeyi yoktan var ettik.
O zaman bu güzel ülkemizin huzurunu kaçıran bir kaç leş kargasının üstesinden gelemeyecek miyiz...
*
Yazacak ve söyleyecek kelime kalmadı.
*
Yazacak ve söyleyecek kelime kalmadı.
Söylenmesi gereken en ağır, en sert, en acımasız, en aşağılayıcı kelimeler kullanıldı lanet terör için.
Milyonlarca insan lanet okudu.
Beddua okudu.
Temenni etti.
Dua okudu.
Ümit etti.
Sokaklara döküldü.
İmdat dedi.
Eyvah dedi.
Bu defa yeter dedi.
*
İnsanlığın yüz karası.
*
İnsanlığın yüz karası.
Kalleş.
Vicdansız.
Alçak.
Korkak, terör son bulsun, bir daha pis yüzünü göstermesin diye yapılması gerekenlerin hepsi yapıldı aslında.
Peki bir kez daha terör ülkemizde çirkin yüzünü en acımasız bir şekilde göstermeye başladığı bu günlerde ne yapmalı, ne etmeli, ne demeli...
*
En basitinden aklıma gelenleri sıralamaya çalışacağım.
*
En basitinden aklıma gelenleri sıralamaya çalışacağım.
İKTİDAR...
Ben, biz dilini bırakıp seninle birlikte, sizinle birlikte diline acilen başlamalı.
Diğer ayrışmalar geride bırakılarak sadece terörü bitirme noktasında, nedensiz, nasılsız, amasız tüm terör karşıtı siyasiler ile iş birliği yapmalı.
Oy oranı davası gütmemeli.
Milletvekili sayısına takılmamalı.
Siyasi kaygı taşımamalı.
Rakip siyasi partilerin terör konusundaki tüm fikirlerine sadece saygı duymakla kalmayıp o fikirleri masaya yatırmalı.
Geniş tartışmalara açmalı.
Uluslararası düzeyde terörle mücadele anlamında destek aratışlarına girmeli.
Profesyonel yardımlar almalı.
Halkını galeyana getirecek, halkın huzurunu bozacak açıklamalardan kaçınmalı.
Unutmamalı ki halk diyorum, kendi siyasi görüşüne yakın insanlar demiyorum.
Açıklamalarında kendi siyasi görüşüne sahip insanların hoşuna gidecek açıklamalar onların ne kadar hoşuna gidiyorsa, karşı görüşe sahip insanların da o kadar tepkisini çekiyor.
Bunlara çok çok dikkat etmeli.
Terör tamamen bitene kadar Türkiye'nin ilk gündem maddesinden düşürülmemeli.
MUHALEFETTEKİ DİĞER SİYASİ PARTİLER...
MUHALEFETTEKİ DİĞER SİYASİ PARTİLER...
Bunlarda oy oranını düşünmemeli.
Seçimlerden kim iktidar çıkmışsa diğer siyasi kavramlar bir kenara atılıp, sadece terör noktasında iktidar ile iş birlikçi olunmalı.
Diğer ayrışmalar geride bırakılarak sadece terörü bitirme noktasında, nedensiz, nasılsız, amasız iktidara destek verilmeli.
Kendi siyasi görüşüne sahip yurttaşları da bu düşünce içerisine itmeli.
İktidarın, hükümetin, TSK'nın, devlet kurumlarının bu noktada moralini bozucu motivasyonunu bozucu söylemlerden kaçınılmalı.
Unutmamalı, siyasette iktidar olmak önemli ama huzurlu, özgür ve bağımsız bir ülkede yaşamak hepsinden daha önemli.
Seçim öncesi terör yoktu, 7 Haziran sonrası terörün tırmanmasının altında bir bit yeniği var varsayımları doğru olsa bile bu varsayımdan yararlanacak siyasi söylemlerden kaçınmalı...
Devlet.....
Devlet.....
Tüm devlet birimleri terörü bitirene kadar iş birliği içerisinde olmalı.
Birbirinden bağımsız ve habersiz eylemlerden kaçınılmalı.
Tüm akıl aynı noktada hareket etmeli.
Devlet kurumlarında görev yapan yöneticiler siyaseti bırakıp vicdan sahibi olarak görevlerini yerine getirmeli.
19, 20, 21 yaşında hayat tecrübesi olmayan, yeterince eğitilmeyen, güçlenmeyen, uzmanlaşmayan, gencecik Mehmetçikler çok kolay topun ağzına atılmamalı.
Gerekirse özel terör vergisi çıkarttırılarak terörle mücadele konusunda daha deneyimli, daha uzman, daha profesyonel savaşçılar cepheler gönderilmeli...
YURTTAŞ...
YURTTAŞ...
Olup biteni iyi takip etmeli.
Kimselerin etkisi altında kalmadan gündemi, olanı, biteni doğru anlamalı.
Kimseye veya kimselere değil kendisine güvenmeli.
Her şehit cenazesi geldiğinde meydanlara inerek göstermelik slogan atan, yaygara yapan, siyaset yapan tiplere itibar edilmemeli.
Her şehit cenazesinde, iki evladım var bu vatana feda olsun söylemeleri yerine, evlatlarımızı yetiştirirken artık bu ülkede bir terör gerçeği olduğunu kabul ettirerek gerekirse evlatlarımızı (imkanı olanlara söylüyorum) her bakımdan eğiterek askere göndermeli.
Aksine biz bu evlatlarımızı birileri siyasi menfaat sağlasınlar diye dünyaya getirmedik, bunun hesabını sadece teröristlerden değil devlet büyüklerimizden de soracağız diyerek bir anlamda yöneticilerimiz daha çok göreve davet edilmeli.
Seçimden seçime göstermelik, aldatıcı, yanıltıcı, yönlendirici siyasi ifadeleri iyi analiz etmeli.
Doğru ile yanlış söylemi.
Yurtsever ile hain siyasiyi.
İşbirlikçi ile masum politikacıyı iyi ayırt etmeli.
Dün öyleydi, bugün böyle ifadeleri ile halkın kafasını karıştıran, yalan yanlış bilgiler ile halkı yanıltan politikacılara asla prim vermemeli.
Unutmamalı yaklaşık yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihimizde (daha önceki dönemleri saymıyorum bile...) defalarca benzer karanlık olaylar, ülkemizi iç savaşa sürükleyici eylemler olmasına rağmen yine bu olayların üstesinden gelen vatansever yurttaşlar olmuştur...
HDP...
HDP...
Bu ülke halkının yüzde 13'ü HDP'ye oy vererek meclise girmesini sağladı.
Bu oy HDP'nin gerçek oyu olmadığı gibi bu oranın içerisinde hakikaten sağcısından solcusundan vatansever bir çok oy olduğunu da bizzat ben biliyorum.
İşte bu oyu alan HDP yöneticileri, milletvekilleri, sempatizanları ve gönül verenleri kafalarını iki ellerinin arasına alarak düşünmeliler.
Bugün bu terör saldırısını gerçekleştirenlerin yanlarındalar mı yoksa karşılarındalar mı?
Veya bu saldırıları gerçekte yapanlar kimler.
Bu teröristlerin gerçekten barış istemek gibi bir düşünceleri olsa bu kadar acımasız saldırırlara teşebbüs ederler mi.
O halde bu saldırıların bitmesi için HDP'ye diğer siyasi partilerden daha fazla görev düşmüyor mu...
MEDYA...
MEDYA...
Bir taraftan siyasileri oy uğruna terörden faydalanmakla suçlayıp diğer taraftan tiraj uğruna, menfaat uğruna, reyting uğruna terörden beslenen yayıncılıktan uzak durulmalı.
Asparagas, kulaktan dolma, göz boyama, siyasi görüşe göre yayıncılıktan kaçınılırken tam da bu hassas günlerde daha fazla objektif yayıncılık yapmaya çalışılmalı.
Ne sansür uygulanmalı yayıncılıkta ne de abartıya kaçınmalı.
Olay olduğu gibi sunulmalı.
Yorum yaparken daha çok dikkat edilmeli.
Konusunda uzmanlık alanı bulunmayan, bilgi sahibi olmayan, birikim sahibi olmayanlara mikrofon verilmemeli.
Kalem verilmemeli.
Fırsat verilmemeli.
Diğer konularda (magazin, siyaset, spor v.s.) alışığız asparagas haberlere de bari terör olaylarında gerçek, güvenilir ve objektif habercilik/yayıncılık yapılmalı...
*
İşte böyle dilim döndüğünce, kafam bastığınca teröre karşı ne yapmamız gerekenleri sıralamaya çalıştım.
*
İşte böyle dilim döndüğünce, kafam bastığınca teröre karşı ne yapmamız gerekenleri sıralamaya çalıştım.
Madem Türkiye büyük ülke.
Madem biz bu ülkeyi karşılıksız ve canımızdan çok seviyoruz.
Madem birlik beraberlik içerisinde bu ülkeyi yoktan var ettik.
O zaman bu güzel ülkemizin huzurunu kaçıran bir kaç leş kargasının üstesinden gelemeyecek miyiz...!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.